Ama enerji politikaları daha fazla fosil yakıt bulunmasına odaklanmaya devam etti. | TED | لكن سياسات الطاقة استمرت في التركيز على إيجاد المزيد من الوقود الأحفوري. |
Hayır, olmadı. yakıt sübaplarını sonuna kadar aç bir de. | Open Subtitles | لا لن يفلح هذا حاول ضخ كمية أكبر من الوقود |
Buraya geleceğim diye gereğinden çok yakıt kullandım, fazla kişi taşıyamam. | Open Subtitles | استهلكت الكثير من الوقود بمجيئي لذا لا يمكنني حمل وزن ثقيل |
Birkaç varil benzin ve birazcık mermiyle şehri getirdiğim noktaya baksana. | Open Subtitles | انظر ما فعلته بهذه المدينة ببضعة براميل من الوقود وبضعة رصاصات |
Ve oraya doğru giderken birkaç on yılllık, beki de yüz yıllık fosil yakıtımız kaldığını görürsünüz. | TED | وبينما تقوم بالمرور هناك سترى أنه تبقت لنا سنوات قليلة، وربما 100 عاماً من الوقود الإحفوري المتبقي. |
Geri getirmek için yeterince benzinimiz var peşinden gitmek ister misin? | Open Subtitles | لدينا ما يكفي من الوقود للعودة فقط أتريد أن تذهب ورائها؟ |
İletişim sistemini tahrip ettikten sonra yakıtı boşalttı ve gitti. | Open Subtitles | بعد أن أسقط برج الإتصال أفرغ خزان السياره من الوقود |
Havada yakıt ikmali yapmak için yeterli niteliklere sahip olmadığımı söylediler. | Open Subtitles | لقد قيل لي بأن النفاذ من الوقود سيكون خارج عن إرادتي. |
Bir kadın, dakikada 22 ton yakıt çeken ve sonra da güvecini pişiren bir aletten başka daha ne isteyebilir ki? | Open Subtitles | ما الذي قد ترغب به سيدة أكثر من شاحنة تجر 22 طن من الوقود في دقيقة, وتغلي إبريقاً في دقيقة أخرى؟ |
Ama eğer 30,000 galon dizel yakıt alırsanız bir yerlerde iz bırakmamanız imkansız. | Open Subtitles | لكن لابد من وجود اثر لورقة عندما تحاول شراء 30,000 غالون من الوقود |
Buna "şişme kozmolojisi" deniyor, ve bu, uzayın dışarı doğru büyümesini doğal olarak sağlayacak bir çeşit yakıt betimliyor. | TED | وهو ما يدعى التمدد الكوني التي تحدد نوعاً معيناً من الوقود التي بالطبع ولَد التسارع الخارجي للفضاء |
Fosil yakıt yönteminden yüzde 30 daha verimli ve çevre için çok daha iyi. | TED | والتي تعتبر 30 في المئة أكثر كفاءة من الوقود الأحفوري وهي أفضل بكثير للبيئة. |
Asıl nokta, her bir yardımcının sağladığı desteği en üst düzeye çıkarmak, tek bir kilolitre yakıt boşa harcamadan. | TED | مفتاح الحل هو بمضاعفة الدعم الذي يقدمه كل مساعد منهما. عدم إضاعة كيلو لتر واحد من الوقود. |
Sonra, 8-parsek noktasına sıçrayarak 5 birim yakıt bırakıp, 3-parsek noktasına geri sıçrıyorsun. | TED | بعد ذلك، تقفزون إلى علامة الثمانية فراسخ، إنزال خمسة وحدات من الوقود والعودة إلى علامة ثلاثة فراسخ نجمية. |
Ama Lindbergh Atlantik'i geçtiği zaman yükü de bir kişi ve biraz yakıt için anca yeterliydi. | TED | ولكن عندما قطع لندبيرغ الاطلنطي كان حمل طائرته مناسب فقط لشخص واحد وقليل من الوقود |
Neden? yakıt fakirliğini azaltıyor, faturalarını azaltıyor ve aynı zamanda karbon emisyonlarını da azaltıyor. | TED | لماذا؟ وتخفيض حدة الفقر من الوقود ، وذلك بخفض فواتيرهم ، وخفض انبعاثات الكربون في نفس الوقت. |
Daha fazla yakıt kullanmak için ters teşvikleri ortadan kaldırmalıyız. | TED | نحن بحاجة لإزالة الحوافز لاستخدام المزيد من الوقود. |
Yeterli yakıt var. Biraz şansla sabaha oradayız. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الوقود مع قليل من التوفيق نكون هناك فى الباح |
Diğer araçlardan benzin çekebilirim mesela. - Su da bulabiliriz. | Open Subtitles | أستطيع ان اخذ المزيد من الوقود من هذه السيارات كـبداية |
Allah'tan yedek benzin de koydurtmuştum bagaja. İki bidon arkada duruyor, efendim. | Open Subtitles | لحسن الحظ لدي بعض الوقود الإضافي في الخلف، صفيحتان من الوقود سيدي. |
Sadece 29 dakikalık yakıtımız kaldı, ...ama işimiz bittiğinde başka bir azrail görevi devralmaya gelecek. | Open Subtitles | لدينا فقط 29 دقيقة من الوقود وباقي المحاربين القادمين لتولي القيادة بالنسبة عندما ننتهي هنا |
Anca geri dönecek kadar benzinimiz var kızın peşinden gitmek istiyor musun? | Open Subtitles | بالكاد لدينا ما يكفينا من الوقود للعودة. هل تريد ملاحقتها؟ |
30 birim yakıtı oraya göndermemiz mümkün mü? | TED | هل من الممكن نقل 30 وحدة من الوقود هناك؟ دعونا نحاول. |
Daha uzak olursa, uzaylı uzay istasyonuna varmak için yeterli yakıtın kalmaz. | TED | وأي مسافة أبعد، لن يكون لديكم ما يكفي من الوقود للوصول إلى محطة الفضاء الغريبة. |