Bu, Vietnam'dan dönmek için oynadığın bir numaraysa işe yaradı. | Open Subtitles | إذا كانت هذه مسرحية استهدفت اخراجك من فيتنام, فقد نجحت |
Dinle, Philippe Vietnam'dan döndüğümde bende de aynı korkular vardı. | Open Subtitles | استمع يا فيليب كنت بنفس حالتك عندما عدت من فيتنام |
Bu ülkeye Vietnam'dan 1986 yılında geldi. | TED | التي إنتقلت من فيتنام الى هذه البلاد عام 1986م. |
Kardeşim Frank o hafta içinde Vietnam'dan dönecekti. | Open Subtitles | كان أخي فرانك الظهر بسبب من فيتنام خلال الأسبوع. |
- Ben de Nam'dan evime dönüyorum. | Open Subtitles | أنا في إجازة من فيتنام |
2015'te Lan Diep, Vietnamlı bir politik sığınmacının en büyük oğlu, San Jose şehir meclisi seçimlerinde yarıştı. | TED | في 2015 لان ديب الابن الأكبر لمهاجر سياسي من فيتنام ترشح لمقعد في مجلس مدينة سان خوسيه. |
Burası Vietnam'ın ABD'deki eyaletidir... | Open Subtitles | وهي بالقرب من فيتنام ... |
Cehennem Mutfağı'nın Vietnam'dan ceset torbaları içinde dönen gençleri için... düzenlenen cenaze törenlerine katılıyorduk. | Open Subtitles | أصدقائي وأنا ذهبنا إلى خدمات دفن موتى للشباب من مطبخ الجحيم الذي عاد من فيتنام منهم في أكياس الجثث |
Vietnam'dan gelen fotoğraflar, bize gerçekte perdenin arkasında neler olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | الصور القادمة من فيتنام اظهرت لنا مالذي يحدث على الارض |
Hippiler, asker kaçakları, eğlence olsun diye gelenler yani Vietnam'dan döndüğümde yüzüme tüküren aynı insanlar. | Open Subtitles | الهبّيّون، والمتجنّبون للخدمة العسكرية، ومحبّو الفن نفس الأشخاص الذين كانوا ليبصقوا علي عند عودتي من فيتنام |
Nina ve Thor, Vietnam'dan döndüler. Perşembe uğrayacaklar. | Open Subtitles | نينا وتور عادوا من فيتنام وسيزورونا يوم الخميس |
Serserinin biri beni öldürsün diye pembe tezkereyle yırtmadım Vietnam'dan. | Open Subtitles | اقصد انا لم اجتهد للخروج من فيتنام كي فقط اقتل من قبل احد اللصوص |
Vietnam'dan daha yeni geldiğini ve beni sevdiğini biliyorum ama ben yeni tanıştığım Kara Panterler grubundaki adamlarla seks yapacağım. | Open Subtitles | , أعرف بأنك قد عدت للتو من فيتنام وبأنك تحبني لكنني سأدير قطار بهذه المجموعة من النمور السوداء التي قابلتها للتو |
Sevgili Maria, sabah erken saatlerde Vietnam'dan kaçırılan denizcileri kurtarmak için timimiz bir operasyon düzenledi. | Open Subtitles | عزيزي ماريا، في وقت سابق من هذا الصباح، تنفيذ فريقنا مهمة لانقاذ البحارة الذين نقلوا من فيتنام. |
Her şeyden sonra, topladıklarıma göre bunun Vietnam'dan sağlam dönmesinde senin büyük etkin varmış. | Open Subtitles | و، بعد كل شيء، مما أستطعت معرفته أنت السبب الأكبر في أن هاذا الشخص عاد لمنزله أمناً من فيتنام |
Yüksek hızlı demir yolu ağının Bangkok'u Singapur'a ve Vietnam'dan Myanmar'a ticaret koridorlarını bağlaması planlanan Güneydoğu Asya'yı ele alalım. | TED | دعونا نأخذ جنوب شرق آسيا، حيث شبكات السكك الحديدية عالية السرعة من المقرر أن تربط بانكوك بسنغافورة والممرات التجارية من فيتنام إلى ميانمار. |
Vietnam'dan çıkarma planı üzerinde çalışarak geçirdim. | Open Subtitles | من فيتنام بحلول نهاية عام 1965 |
Vietnam'dan çekilme kararı aldı. | Open Subtitles | وهو يعمل على الانسحاب من فيتنام |
Kennedy'nin Vietnam'dan çekilme kararının tersine döndürülmesi olmuştur. | Open Subtitles | كان عكس قرار كينيدي بالانسحاب من فيتنام |
Amerika'nın diğer ülkelerden daha çok Vietnamlı mülteci kabul edişi bir raslantı değil. | TED | ليس من الصدفة أن البلد الذي أخذ أكبر عدد من اللاجئين أكثر من غيره، أمريكا، حيث أخذت الكثير من اللاجئين من فيتنام أكثر من أي بلد أخر. |
Con Thien Deniz Üssü'ndeki ilk saldırılardan altı gün sonra Kuzey Vietnam'ın 3 kilometre güneyinde yeri tespit edilen askersiz bölge. | Open Subtitles | بعد ستّة أيّام من الهجوم الأول (على القاعدة البحريّة (كون ثين الموجودة على بعد ثلاث كيلومترات جنوب المنطقة منزوعة السّلاح من فيتنام الشّماليّة |