İlk olay yerinde bulduğumuz "Kralların Katli" isimli bir tablodan alınmış. | Open Subtitles | تلك التي وجدناها في أوّل إطلاق للنار، جاءت من لوحة تُدعى "إضطهاد الملوك". |
Olağanüstü görünüyorsunuz Tıpkı bir tablodan çıkmış gibi. | Open Subtitles | خارج من لوحة فنية |
Hayır, ben başka bir tablodan geldim.. | Open Subtitles | كلا' لقد أتيتُ من لوحة أخرى.. |
Böylece Palo Alto'da sıkışık, penceresiz bir ofise taşındık ve tasarımımızı çizim tahtasından laboratuvara taşımak üzere çalışmaya başladık. | TED | وهكذا انتقلنا إلى مكتب، مزدحم بدون نوافذ في بالو ألتو، وبدأنا العمل على نقل تصميمنا من لوحة الرسم إلى المخبر. |
İlan tahtasından. Arabaya servis yapan restoranın orada bir tabela vardı. | Open Subtitles | من لوحة إعلانات ، إشارة بالطريق |
İkinci olay yerinde bulduğumuz ise, "Grace'den Düşüş" diye bir tablodan. | Open Subtitles | -بالضبط . والأخرى التي وجدناها في إطلاق النار الثاني، كانت من لوحة تُدعى "الوقوع مع (غرايس)". |
Zoey fark ettiği yıkıcı anıyla başa çıkmaya çalışırken, Mark ve Demetri, Mark'ın tahtasından izini sürdükleri Utah'taki gizemli D. Gibbons'ı bulup olayların gerçekleşmesini önlemeye çalışıyorlardı. | Open Subtitles | بينما كانت (زوي) تواجه هذا الإدراك المحطِّم حاول (مارك) و (ديميتري) منع حدوثه عن طريق تقفّي أثر دليل آخر من لوحة (مارك)، (دي غيبونز) الغامض إلى " يوتاه" |