Bunun önemli olduğunu düşünmüştüm. Sanırım bana bir özür borçlusun, Barbara. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون مهمًا أظن أنك تدينين لي باعتذار , باربرا |
Ve bu çok önemli çünkü bir yıl önce Afrika penguenleri, nesli tükenmekte olan hayvanlar listesine alındı. | TED | ويعد ذلك مهمًا حيث أعلن منذ عام.. أن البطاريق الأفريقية مهددة |
Şehirler ve belediye başkanları, geleceğin liderleri olarak çok önemli rol oynayacaklar. | TED | المدن والعمد سوف يلعبون دورًا مهمًا كقائدين للمستقبل. |
Biliyorum ama bugünden sonra bir önemi kalmayacak zaten. | Open Subtitles | أعلم لكن بعد هذه الليلة، لن يعد ذلك مهمًا على أية حال |
Benim ne isteyeceğimin bir önemi yok sanıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن ما أريده سيكون مهمًا -لِمَ لا؟ |
Eşiniz için gerçekten önemliyse, sözünüzü tutmak için her yolu deneyin. | TED | وإذا كان الأمر مهمًا حقًا لشريكك والتزمت أنت به، تأكد من فعل المستحيل لإنجاز الأمر. |
Yani bu yatırım kesinlikle önemli olabilir. | TED | ثم، قد يكون هذا الاستثمار مهمًا بكل تأكيد. |
Büyük ihtimalle, hakkında düşündüğünüz zor seçim büyük bir şeydi, mühim bir şeydi, sizin için önemli olan bir şeydi. | TED | المحتمل هو أن الخيار الصعب الذي فكرت به كان شيئًا كبيرًا، شيئًا هامًا جدًا، شيئًا مهمًا بالنسبة إليك. |
Şuan bu size çok önemli gelmiyor olabilir ama o zaman olağanüstüydü. | TED | قد لا يبدو هذا الأمر مهمًا لكم هنا اليوم لكن في ذلك الوقت، كان أمرًا عظيمًا. |
Manyetik alanların yaşama uygunluk açısından önemli olup olmadığını belirleyebiliriz. | TED | ويمكننا أن نقرر ما إذا كان المجال المغناطيسي مهمًا للصلاحية للحياة، أو لا. |
Benim için önemli olan oradaki topluluğun bu sözlerle bağlantı kurmalarıydı. | TED | فكان ذلك مهمًا بالنسبة لي أن يحس أفراد الجماعة أنهم متصلون بالكلمات. |
Zamanının çoğunu stüdyosunda tek başına geçiren biri olarak böyle bir bağın bu kadar önemli olacağını tahmin edemezdim. | TED | كشخصٍ أقضي أغلب وقتي أعمل في الأستوديو، لم يكن لدي فكرة أن هذا النوع من التواصل قد يكون مهمًا جدا، جالبا للعافية. |
Bana, sizlerle de paylaşmak istediğim önemli bir şey öğrettiler. | TED | تعلمت فيها شيئًا مهمًا أود مشاركته معكم. |
Bir göçmenlik avukatı, onun, yerel halk için sınır dışı edilemeyecek kadar önemli olduğunu ileri sürdü. | TED | وأثبتَ محامي الهجرة بأنه كان شخصًا مهمًا للمجتمع المحلي لكي يتم ترحيله. |
İki çizgiyi gördüğüm an, benim ne istediğimin bir önemi kalmadı. | Open Subtitles | ما أريده لم يعد مهمًا لحظة رأيت الخطين |
O iki çizgiyi gördüğümde ne istediğimin hiçbir önemi kalmadı. | Open Subtitles | ما أريده لم يعد مهمًا لحظة رأيت الخطين |
- Ben de sana bunun bir önemi olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | وأنا أخبرك أن ذلك لم يعد مهمًا. |
Bazılarımız daha da farklı ama bunun şu an hiçbir önemi yok. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}،بعضنا أكثر من الآخرين .لكن ذلك ليس مهمًا الآن |
Sanırım çok da önemi yok. | Open Subtitles | لا أعتقدُ أنّ هذا مهمًا و لكن |
Her zaman değil, %80'i kadar değil, ama özellikle sizin için önemliyse. | TED | عندما يكون الأمر مهمًا؟ ليس في كل الوقت، 80% من الوقت، ولكن خصوصًا في حال كان الأمر مهمًا. |