Genellikle kendinize hızlı bir ulaşım güzergahı seçersiniz ve bu güzergah aklınızda düz bir hat olarak algılanır. | TED | في الواقع، ستختار لنفسك مسار مواصلات سريع و في عقلك ستنظر لهذا المسار على أنه خط مستقيم |
Mümkün olan yerlerde özel yol kullanımı elde edecekler ve bu yüksek miktarda, yüksek kaliteli ulaşım olacak. | TED | و ستحصل على استخدام حصري للطريق، كلما أمكننا و ستكون مواصلات عالية الكم و الكيف |
Bu haritaya her bir ulaşım şeklini ekledim, hızlı ulaşım, otobüs, DART, tramvay ve benzerleri. | TED | في هذه الخريطة، ضمنت كل أشكال مواصلات مواصلات سريعة، حافلات، دارت، ترام و ما شابهها |
Dostum, az önce Jet Ski'yi, şirket aracı olarak gösteren bir vergi beyanı yakaladım. | Open Subtitles | يا رجل، لقد أمسكت بأحد المتلاعبين بالضرائب يدعي أن زلاجته وصيلة مواصلات للعمل |
Akıllı arabalar yapacağız, ancak aynı zamanda akıllı yollara, akıllı otoparklara akıllı toplu taşıma sistemlerine ve daha fazlasına ihtiyacımız var. | TED | سوف نبني سيارات ذكية لكن ايضا نحتاج لبناء طرق ذكية ومواقف ذكية, ونظام مواصلات عامة ذكية والمزيد |
Buralarda araç... bulamazsın. Ben seni götüreyim. | Open Subtitles | لا يوجد مواصلات هنا تعالي سأوصلكِ معي هناك سلطات تفحص الهوية |
Nakil mi yapıyor? | Open Subtitles | هو يعمل مواصلات ؟ |
- Ama seninle geldim, Linden. | Open Subtitles | "أنتِ وسيلتي ( مواصلات ) يا "ليندن |
belki yeni ilaçlar, yepyeni ulaşım araçları yeni iletişim yolları, sürdürülebilir ekonomiler, hatta huzurlu bir dünya. | TED | ربما أدوية جديدة، أو وسائل مواصلات جديدة، أو طرقٍ جديدةٍ للتواصل، أو اقتصادات مستدامة وربما حتى عالم سلمي. |
Bu yüzden, farklı ulaşım seçenekleri ve daha ucuz yemek mekânları gibi ihtiyaçları göz önünde bulundurarak şehirleri inşa edersek diğer toplumların ihtiyaçlarını da karşılaşırız. | TED | لذلك، إن تمكنا من بناء مدن تأخذ بالاعتبار احتياجات الأطفال لوسائل مواصلات بديلة ولأماكن طعام أقل تكلفة، سنلبي حينئذ احتياجات الكثير من السكان الآخرين أيضًا. |
Tüm bu çalışmalar, basit bi ulaşım sisteminden ziyade, ulus iradesinin zaferi olarak takdim ediliyordu. | Open Subtitles | و قيمته كشبكة مواصلات كانت أقل عند الألمان من قيمته الهائله كدليل على أرادة الأمه |
Ertesi gün Michael şirketin uçağını satmayı başardı... ve ayrıca ailenin ulaşım sorununa bir çözüm buldu. | Open Subtitles | لا حقا هذا اليوم مايكل انهى صفقة بيع طائرة الشركه و ايضا تمكن من حل مشكلة وسيلة مواصلات الاسره |
Güç yok, benzin yok, içme suyu yok, kömür yok, ulaşım yok. | Open Subtitles | لا طاقة، أو غاز، أو مياه شرب ولافحم، أو مواصلات |
Güç yok, benzin yok, içme suyu yok, kömür yok, ulaşım yok. | Open Subtitles | لا طاقة، أو غاز، أو مياه شرب ولافحم، أو مواصلات |
Başka bir deyişle, eğer bir kenar mahallede bir otobüsün geçtiği bir cadde varsa, oraya yeniden bir otobüs koyduk, ancak şimdi bu otobüsler şehir merkezine kadar bütün yol üzerinde çalışmıyorlar, fakat en yakın hızlı ulaşım araçlarına bağlıyorlar, şuradaki kalın çizgilerden birine. | TED | إذا، و بكلمات أخرى، إذا وجد شارع في الضواحي تمر به حافلة، سنضع تلك الحافلة في مكانها السابق فقط هذه الحافلات لن تمر بكل الطريق إلى قلب المدينة و لكن ستربط إلى أقرب وسيلة مواصلات سريعة ممثلة في واحد من هذه الخطوط الثخينة هنا |
Ve duvarlar diktiler birden, politik duvarlar, ticari duvarlar, ulaşım duvarları, iletişim duvarları, demir perdeler ki bunlar insanları ve ulusları bölmüştür. | TED | وضعوا الحواجز، حواجز سياسية ، حواجز تجارية ، حواجز مواصلات ، حواجز اتصالات ، ستائر حديدية ، جزأت الشعوب والأمم ، |
Mesela, şehrin içinden geçen iki ana koridora bakarsanız eğer, sarı ve burada turuncu olan, onlar, kesin ve yanlışsız bir cadde haritasında böyle gözükmektedirler ve bu da benim şeklini verdiğim , sadeleştirilmiş toplu ulaşım haritasında nasıl gözüktükleridir. | TED | إذا، على سبيل المثال ، نظرتم إلى الممران الرئيسيان اللذان يمران خلال المدينة الأصفر و البرتقالي هنا، سيبدوان في الحقيقة هكذا، في خريطة شارع دقيقة و هكذا سيبدوان في خريطتي المشوهة خريطة مواصلات عامة مبسطة |
Jet ski'sinin iş aracı olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | يدعي أن زلاجته وصيلة مواصلات للعمل |
Hemen bir nakliye aracı bulman lazım. | Open Subtitles | الآن أريدك أن تعثر لنا على خدمة مواصلات |
"Başka bir ulaşım aracı olmadığından... | Open Subtitles | "... . حيث أنه لا توجد وسيله مواصلات أخري" |
Fakat yabancı ve yeni bir toplu taşıma sistemini keşfettiğiniz zaman, hemen hemen aynı şekilde aklınızda zihinsel bir harita oluşturursunuz. | TED | لكن عندما تستكشف نظام مواصلات عامة غريب عليك ستبني خريطتك المعرفية في عقلك تقريبا بنفس الطريقة |
Tamamen uluslararası bir yer, toplu taşıma sistemi mükemmel. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن مدينة نيوورك تعد مكانا رائعا للولادة فهي عالمية جدا وتملك وسائل مواصلات عمومية رائعة |
- Müdürün söylediğine göre 10 dakika önce kırmızı ceketli bir kadın gelmiş ve araç bakınıyormuş. | Open Subtitles | المدير يقول أن إمرأة ترتدي سترة حمراء أتت منذ 10 دقائق تبحث عن وسيلة مواصلات تقلّها. |
- Nakil aracımız olduğu zamanlarda. | Open Subtitles | عندما كان لدينا وسيلة مواصلات - ! |
- Ama seninle geldim, Linden. | Open Subtitles | "أنتِ وسيلتي ( مواصلات ) يا "ليندن |