Şu anda inanılmaz kamu güvenliği problemleriyle boğuşuyoruz, çünkü öyle bir durumdayız ki cezaevlerindeki insanların üçte ikisi orada duruşma bekliyor. | TED | و نحن نواجه تحديات لا تصدق متعلقة بالأمن العام لأن لدينا وضع حيث ثلثي الناس في السجون موجودين هناك بانتظار محاكمتهم. |
Şartlı tahliye edildik ve orada bulunanlar hak etmek için altı yıl çalıştı. | Open Subtitles | لقد حاربنا لمده 6 سنوات من أجل هذا وهذا جعلنا موجودين الى الان |
Her ülkede ve her nüfus topluluğunda varlar. | TED | وهم موجودين في كل بلد. وبين جميع الأعراق. |
Öteki kamp alanından ayrılmak istedin ayrıldık ve şimdi de buradayız. | Open Subtitles | أمرتنـا بتركِ موقع مخيمـنا لتغيرهِ قمنـا بتركه والآن نحنُ موجودين هنـا. |
Bak bir dakika içinde burada olur. Hepimizi Var işaretle. | Open Subtitles | إسمع قد يرجع في أي لحظة حدد أننا جميعًا موجودين |
Merak ettim de, eğer gelecek hafta sonu buralarda olursanız ve ilgilinizi çekerse bu iş, bize yardım eder misiniz? | Open Subtitles | و كنت أتساءل فقط إن كنت موجودين في الأسبوع القادم لأجل إن كنتم متشوقين لعمل ذلك |
Bu harika, ama şimdi onlar burada değil; sadece biz varız. | Open Subtitles | هذا عظيم ، لكنهما ليسا هنا في الوقت الحالي ونحن موجودين |
Acaba onlar yokmuş gibi onlara ihtiyacım yokmuş gibi davranarak daha çok kızdırmış olmam mı? | Open Subtitles | أم أني سأغضبهم أكثر لو تظاهرت بأنهم غير موجودين وأني لستُ بحاجة إليهم ؟ |
şimdi orada değildirler. İnsanların asıl problemlerle yüzleşebileceği, | TED | سلاسل التوريد التي عرضتها على الشاشة قبل قليل ليسو موجودين |
Ama bunların hiçbiri insanları ya orada olsalardı diye hayal etmekten alıkoyamadı. | TED | لكن لم يوقف كل هذا البشر عن تخيل كيف سيكون الأمر إذا كانوا موجودين. |
Yazdığım çekler reddedildiğinde hala orada olacaklar. | Open Subtitles | سيكونون موجودين عندما تبدأ شيكاتى فى الارتداد. |
orada gizlenen başka askerlerle karşılaştık. | Open Subtitles | بالداخل وجدنا العديد من الجنود كانوا موجودين بالفعل عندما وصلنا |
Sonra gözlerimi açtığımda hala orada olurlardı. | Open Subtitles | ثم أفتحهم.. أجدهم ما زالوا موجودين لا يذهبون |
Ben neredeysem, orada olacaksınız. | Open Subtitles | لأنه حيثما أوجد يجب أن تكونوا أنتم أيضاً موجودين |
İnsanlar bize hizmet için varlar. Onların tek değeri bu. | Open Subtitles | البشر موجودين لكي يخدمونا هذه هي قيمتهم الوحيده |
Haklıydın. Gerçekten varlar. İşte bu yüzden peşinden geliyorum. | Open Subtitles | وأنتَ محق، إنّهم موجودين لهذا سآتي من أجلك |
Ancak bir asteroid sayesinde bugün buradayız. | Open Subtitles | ولكن إذا لم يكن هناك وجود للكويكبات لكنا غير موجودين اليوم |
Az önce geçmişi düzeltmeyi başardıysam, sen ve ben hiç Var olmamış olacağız. | Open Subtitles | إذا كنت ناجح في إستعادة الماضي الآن أنا و أنت لن نكون موجودين |
Yarın görüşürüz. Eğer hala buralarda olursanız. - Nereye? | Open Subtitles | أراكم غدا إذا حسنا , إن كنتم لاتزالون موجودين |
Bu kendimizce "bizi dinleyin burada biz de varız, bu şehir aynı zamanda da bizim" deme şeklimiz. | Open Subtitles | كأننا نقول أستمعوا إلينا نحن موجودين والمدينة ملكنا أيضا |
Sanki orada başka kimse yokmuş gibi kendi kendimize konuşuyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن أنفسنا وكأن الباقين غير موجودين |
Dört senedir öyle yapmaya çalışıyoruz. Hâlâ buradalar. | Open Subtitles | حاولنا القيام بذلك لأربع سنوات، وما يزالون موجودين. |
Tek bildiğim aynı evde kalan oda arkadaşımın beni rahatsız ettiği idi. | TED | مجرد معرفتي أن زملائي بالسكن موجودين بالمنزل كان يجعلني متوتر. |
Kilitli bir kapı, dışarıda artık nasıl, bir psikopat varsa ona yerimizi belli etmeyecek mi sanıyorsun? | Open Subtitles | ألا تعتقدون أن باباً مغلقاً سيعلم المخبول الذى بالخارج أننا موجودين هنا ؟ |
O gece gerçektende oradaydık. | Open Subtitles | لقد كنا حقاً موجودين بتلك الليلة. |