Ayrıca müşteri hizmetleri problemlerinin yerinde çözebilmesi için çalışanlarının yetenek gelişimine yatırım yaptılar. | TED | واستثمروا أيضاً في تطوير المهارات، ليتمكن موظفيهم من حل مشاكل الزبائن على الفور. |
Ve belli yöneticilerle konuşursanız, çalışanlarının evden çalışmasını istemezler bu şeyler yüzünden. | TED | إذا تحدثت إلي بعض المدراء سوف يقولون لكم انهم لا يريدون من موظفيهم العمل في المنزل بسبب هذه الإضطرابات. |
O anaokulu, kendi çalışanlarından birinin ölümünü araştıran bir soruşturmaya yardım etmeyi reddettiğinizi öğrenince neler olacağından bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | دون ذكر ما سيحدث في المدرسة التمهيدية عندما يعلمون أنك رفضت بالتعاون مع تحقيق مقتل أحدى موظفيهم |
Tablolar ile doldururlar, ya da masalarla, sandalyalerle, bilgisayar ekipmanları ile, yazılım, internet erişimi, belki bir buzdolabı, ya da bir kaç başka şey, ve çalışanlarından ya da gönüllülerinden, her gün oraya gelip iyi iş çıkarmalarını beklerler. | TED | بالطاولات و المكاتب الكراسي وأجهزة الكمبيوتر البرمجيات الإنترنت ربما ثلاجة , وربما عدد قليل من الأشياء الأخرى ويتوقعون من موظفيهم , أو المتطوعين أن يأتوا إلى هذا المكان كل يوم للقيام بعمل كبير. |
Şimdilik Personel dosyalarını yenilemediklerini farz edersek,... bizi içeri ben sokabilirim. | Open Subtitles | على افتراض أنهم لم يحدثوا ملفات موظفيهم, فسيكون بإمكاني تمريرنا للداخل |
İşverenlerin çalışanları ile bu konuşmaları yapmaları zorunlu olmalı. | TED | يجب أن يكون إلزامياً على المدراء عمل هذه المحادثات مع موظفيهم. |
Ve Çalışanlarına şu söyleniyor, ''Müşteriyle ilgilenirken doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yapın.'' | TED | هم يخبرون موظفيهم: "افعل ما تعتقد أنه صحيح عند تقديم الخدمة للعميل." |
Organizasyonları, çalışanlarının toplumsal bilinçlerini geliştirmekten sorumlu tutabiliriz. | TED | ويمكننا أيضًا أن نُخضع المنظمات للمساءلة من أجل تطوير الوعي والضمير الاجتماعي لدى موظفيهم. |
çalışanlarının bu dönüşüme ayak uydurabilmesi için, ilk olarak çalışanlarının özelliklerin kullanımlarını ve müşterilerin yeni servisten memnuniyetlerini izlemelerini sağlayan yeni araçlara yatırım yaptılar. | TED | لتمكين موظفيها من تبني هذا التحول، أولاً استثمروا في وسائل جديدة تُمكن موظفيهم من مراقبة استخدام الخصائص وكذا مدى رضا الزبائن عن الخدمة الجديدة. |
çalışanlarının refahını sağlamak işverenin görevidir ve bunu yapmayanlar hapse girmelidir. | Open Subtitles | أنه واجب أصحاب العمل للأعتناء برفاهية موظفيهم , والذين لايجب أن يدخلوا السجن |
çalışanlarının geçmişlerini araştırdım ve başka bir şey dikkatimi çekti. | Open Subtitles | ذهبت لأجرى بحث عن خلفيتهم وعلى موظفيهم وتم ابعادى |
İnsanları çalışanlarının ölüm haberiyle şaşırtmak SSR protokolü mü peki? | Open Subtitles | هل نظام الوكالة بمفاجأة الناس بخبر موت موظفيهم ؟ |
çalışanlarından parmak izi alan tüm işyerlerinden. | Open Subtitles | أية مكان يتطلب أخذ بصمات لعمل موظفيهم |
Bütün patronlar çalışanlarından çalar. | Open Subtitles | كل الرؤساء يسرقون من موظفيهم, |
Ve şimdi kaynaklarım bana onların çalışanlarından birinin burada, Moskova'da olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | و مصادري أخبرتني أنّ أحد موظفيهم موجودٌ هنا، (في (موسكو. |
Personel sayısını azaltmışlar ve ilk onu çıkarmışlar. | Open Subtitles | إنهم قاموا بتقليل عدد موظفيهم وكان هو الأول الراحلون. |
Personel azaltmışlar. | Open Subtitles | ـ إنهم قاموا بتقليل عدد موظفيهم ـ أوه |
Tamam, güzel. Personel listelerini, Knox davasında bulduğumuz isimlerle kontrol et. | Open Subtitles | جيد ، قارنى بين قائمة موظفيهم مع الأسماء التى وجدناها فى قضية (نوكس) |
CEO’ların kendileri yerine acı çekecek çalışanları var. | TED | يجعل المديرون التنفيذيون موظفيهم يعانون بدلًا منهم. |
Üstler ve çalışanları arasındaki romantik ilişkiler dolandırıcılığa, yolsuzluğa ve kamu fonlarının kötüye kullanımlarına yol açar. | Open Subtitles | العلاقات العاطفية بين الرئساء مع موظفيهم يقود إلى الأحتيال و الفساد سوء إستخدام مدخرات العامة |
FBI'dan, yeni çalışanları için güvenlik araştırması. | Open Subtitles | من المباحث الفيدرالية، لتقييم أحدث موظفيهم |
Çalışanlarına haklarını vermezler.. | Open Subtitles | إنهم لا يدفعون رواتب لائقة لـ موظفيهم |