Fermuarıma sıkıştırınca aşırı tepki vermiştim. | Open Subtitles | لقد كان ردّ فعل مُبالغ فيه لإصابة سيّئة بالسحّاب |
Sağlam plan ama biraz aşırı gibi. | Open Subtitles | خطة محكمة, لكن مُبالغ فيها بعض الشيء |
Bu Penguen için bile biraz aşırı bir tepki. | Open Subtitles | هذا يبدو لي كرد فعل مُبالغ حتى للبطريق |
Bence normallik fazla abartılıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه لربما أن تكوني طبيعية شيء مُبالغ فيه |
Dört, artık mükemmel görünmeyi umursamıyorum. Çok abartılıyor. | Open Subtitles | رابعاً, لم أعد أهتم بشأن أن أبدو مثالية, إنه مُبالغ في التقدير. |
Cinsellik çok abartılıyor. | Open Subtitles | الأعضاء التناسلية مُبالغ فى تقديرها |
Tamam, aşırı koruyucu oluyorum. | Open Subtitles | -حسناً، إنّي مُبالغ في الحماية |
aşırı bir tepkiydi. | Open Subtitles | كان ذلك رد فعل مُبالغ فيه. |
Biraz aşırı güç oldu. | Open Subtitles | أليس هذا مُبالغ به قليلاً ؟ |
Bu biraz aşırı oldu. | Open Subtitles | -هذا مُبالغ فيه قليلا . |
Yurt dışında okumak abartılıyor. | Open Subtitles | الدراسة في الخارج مُبالغ في تقديرها. |
Bak Marla, bu seks olayı çok abartılıyor. | Open Subtitles | اسمعي (مارلا)، موضوع الجنس برمته مُبالغ في تقديره تماماً |
İsimler fazla abartılıyor, değil mi? | Open Subtitles | الأسماء مُبالغ فيها، صحيح؟ |
Gelecek çok abartılıyor. | Open Subtitles | المُستبقل مُبالغ فيه. |
- Para... Ne bileyim, biraz abartılıyor. | Open Subtitles | إنّه أمر مُبالغ فيه. |
Güç meselesi çok abartılıyor. | Open Subtitles | القوى مُبالغ فيها. |