"مُحال أن" - Traduction Arabe en Turc

    • imkânı yok
        
    • imkansız
        
    • olmasına
        
    • mümkün değil
        
    60 yıl boyunca her şeyi batırmadan dayanmanın imkânı yok. Open Subtitles مُحال أن تصمد لـ 60 سنة بدون اقترافك إخفاق عظيم.
    Yaptığın bu dost-güven ayaklarının gerçek olmasının imkânı yok. Open Subtitles مُحال أن يكون تصرّف على هذا النحوِ من الثقة بي حقيقيّ
    Bu tünellerde istemediğim kadar çok zaman geçirdim ve senin okul tarafından gelmiş olmanın imkânı yok. Open Subtitles أعرف هذه الأنفاق عن ظهر قلب مُحال أن تكون جئت من المدرسة توًّا
    Lakin yirmi günde beni yenmeniz imkansız. Open Subtitles لكن مُحال أن تهزماني خلال الـ20 يوم الباقين.
    Standart bir sahte anahtarın işe yaraması imkansız. Open Subtitles مُحال أن ينجح مفتاح عُجرة قياسي.
    Maktulümüzün bir atla plâtformda olmasına imkân yok Open Subtitles مُحال أن يكون هناك حصان على المنصة مع ضحيّتنا، لذا،
    Birilerinin kimya projesi olmalarına göz yummam mümkün değil. Open Subtitles مُحال أن أتركهُم يصبحون فأر تجارب كيميائيّ لأي أحد.
    Sadece topluluğumuzdan bahsederek sizleri benimle gelmeniz için ikna etmemin imkânı yok. Open Subtitles مُحال أن أنجح في إقناعكم بالمجيء معي بالحديث عن مجتمعنا فقط.
    Bunu anlamasının imkânı yok. Open Subtitles مُحال أن تكون قادرة على التعامل معه
    5 dakikada çıkmasının imkânı yok." Open Subtitles مُحال أن ينتهوا من ذلك في خمس دقائق"
    Islah evine dönmemin imkânı yok. Open Subtitles مُحال أن أعود للحجز
    Bir şeyler yemeden buradan gitmenin imkânı yok. Adım Qohen. Open Subtitles مُحال أن تذهب بدون أن تأكل شيئاً يا (كوين).
    O kapıdan geçebilmesinin imkânı yok. Open Subtitles مُحال أن يستطيع فتح الباب.
    Bu ikisini kıyaslamak imkansız. Open Subtitles مُحال أن يُقارَن هذان الاثنان بشيء قطّ.
    Size çocuk vermeleri imkansız; Open Subtitles مُحال أن تحظى بطفل, أنتَ شاب أعزب,
    Bu akşama o kadar parayı yetiştirmem imkansız. Open Subtitles "مُحال أن أجمع ذلك القدر من المال الليلة"
    Onu sevmek imkansız. Open Subtitles و لكن مُحال أن تحبها
    Bir defa, bunun rahibe olmasına imkan yok! Open Subtitles أوّل أمر، مُحال أن تكون راهبة.
    Bunun olmasına izin veremem. Open Subtitles مُحال أن أسمح بحدوث ذلك.
    Onu kurtarabilsek bile askerler varken buradan çıkarmamız mümkün değil. Open Subtitles حتى لو استطعنا إنقاذه، مُحال أن نعبُر به من خلال هؤلاء الجنود.
    Beyninin ve sinir sisteminin ne tür bir hasara uğradığını bilmek mümkün değil. Open Subtitles مُحال أن نتبيّن نوع الضرر الذي لحق بعقله ونظامه العصبيّ.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus