Çoğu çocuk sevgi dolu bir aileyi hak ediyor ve sevgi onda fazlasıyla var. | Open Subtitles | كما تعلمون ، مع وجود عدد كبير من الاطفال في حاجة إلى أسرة مُحبة كما ذكرت الأمر |
Gerçekten sevgi dolu ve istikrarlı bir ilişki. | Open Subtitles | علاقة مُحبة و مستقرة بمعنى الكلمة |
Fakat beni, sevgi dolu bir arkadaşın olarak göreceğini umuyorum. | Open Subtitles | لكنني اتمنى ان تنظري لي كصديقةٍ مُحبة |
- Simmons da bana düşkün sanıyordum! | Open Subtitles | حسناً، إعتقدتُ بأن "سيمونز" كانت مُحبة لي! |
- Zaten bana çok düşkün. | Open Subtitles | بأيّ حال، إنها مُحبة جداً لي |
Birleşik Devletler savaş boyunca Rusya'nın demokratik bir ülke olduğu, özgürlüğüne düşkün insanların yaşadığı özünde aynı Batılılar gibi geniş sosyal amaçlar taşıyan bir memleket olduğu propagandasına maruz kaldı. | Open Subtitles | قامت (الولايات المتحدة) خلال الحرب بالترويج لفكرة أن (روسيا) بلد ديموقراطى وأنها بلاد مُحبة للحرية مستهدفاً شرائح أجتماعية واسعة النطاق (تماماً كما فعلت بعض حكومات غرب (أوروبا |