30 bin çocuk, silahlı gruplarda savaşmak için gönüllü asker yapıldı. | TED | ثلاثون ألف طفل تم تجنيدهم لمقاتلة مجموعات مُسلحة. |
- O da silahlı soygun suçlusu olurdu. | Open Subtitles | أنعطفى إلى اليسار ناثين جونيور كان سيتورط فى وسائل سرقة مُسلحة |
- Silah boşsa, silahlı soygun sayılmaz. - Bebek için nasıl bir yaşam biçimi bu? | Open Subtitles | ليست وسائل سرقة مُسلحة طالما المسدس ليس محشو |
Yukarıya dikkatlice bakma zahmetinde bulunsaydın silahsız bir keşif uçağı olduğunu görürdün. | Open Subtitles | لو أرهقت نفسك بالنظر بعناية لكنت قد لاحظت أنها طائرة إستطلاع غير مُسلحة |
silahsız bir keşif uçağı gördüm ve bir hendeğe atladım. | Open Subtitles | قفزت في خندق اليوم بفعل طائرة إستطلاع غير مُسلحة |
Benim kuşanacak bir zırhım yok. | Open Subtitles | كما ترى، لست أملك بذلة مُسلحة. |
Dağınıklık için özür dilerim ama az önce silahlı bir soyguna müdahale ettik. | Open Subtitles | حسناً، أننِي أسفُ علي هذه الفوضى ولكِن صادف أن هُناك سرقة مُسلحة خِلال العملية |
Bu Parsons için sorun olmaz, ama silahlı refakatçiler konusunda kesinlikle ısrar edecektir. | Open Subtitles | بارسونس لن يمتلك مشكلة مع هذا الأمر لكنه سيُصر بالتأكيد على وجود حراسة مُسلحة |
silahlı bir paramiliter ekip Beyaz Saray'ı ele geçirdi. | Open Subtitles | قوات مُسلحة تُحاصر البيت الأبيض. |
Sivil Mahkûmlar silahlı isyan çıkardı. | Open Subtitles | مًدانون بالإعدام * * يقودون ثورة مُسلحة |
Anne-droid'e dikkat edin, silahlı! | Open Subtitles | إحترسوا من آن-درويد . إنها مُسلحة |
Polis ülkenin her yanında şüpheliyi arıyor. Kadın silahlı ve çok tehlikeli. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}الشرطة تُحذر من احتمال كونها مُسلحة |
Lily Gray silahlı ve tehlikeli olarak göz önüne alınmalı. | Open Subtitles | (ليلي جراي) يتعيّن أن تكون مُسلحة وخطرة. |
- silahlı değil. - Güzel. | Open Subtitles | ـ لا , ليست مُسلحة ـ جيد |
Dün gece Maryland'deki bir deniz ürünleri işleme tesisi silahlı adamlar tarafından saldırıya uğradı. | Open Subtitles | (بليلة الأمس ، مصنع لمُعالجة المأكولات البحرية في ولاية (مريلاند تمت مُهاجمته من قِبل قوات مُسلحة |
Marjory Ellis. Kadın, 35, silahlı ve tehlikeli. | Open Subtitles | ـ (مارجوري إليس) ، 35 عام ، أنثى مُسلحة وخطيرة ـ مهلاً |
Bay Francis, bu meymenetsiz yara izinin şanına yakışsın diye çalınmış eşya ticareti, silahlı soygun ve vur-kaç soygunları gibi suçlar listesi ile de bu stereotipi daha başarılı kılmış. | Open Subtitles | السيّد (فرانسيس) هنا، لا يُريد أن يُضيّع ندبة شريرة المظهر، لذا قرّر الإستدارة حول السلوك المُكرّر بقائمة كبيرة من النشاط الإجرامي، بما في ذلك بيع مُمتلكات مسروقة، وسرقات مُسلحة وسطو مع تحطيم. |
Görünüşe göre bu sığırlar silahlı. | Open Subtitles | يبدو أن هذه الأبقار مُسلحة! |
- Efendim, kız silahsız ve yerde yatıyor. | Open Subtitles | سيدي، إنها ليست مُسلحة ومنبطحة على الأرض |
silahsız olduğumu söylememin tek sebebi yapacağınız teklifte etkili olma ihtimali. | Open Subtitles | السبب الوحيد لقول أنني لم أكُن مُسلحة هو أنه قد يكون عامل مُهم بشأن الإتفاق الذي ستُقدموه لي |
Ama benim giyecek bir zırhım yok. | Open Subtitles | كما ترى، لست أملك بذلة مُسلحة. |