Ona daha yakın olmak için işi almış. | Open Subtitles | أخذت تلك الوظيفة لتكون مُقرّبة إليه. |
Bombacımızın yakın çekim resmi elimizde. | Open Subtitles | الآن لدينا صُورة مُقرّبة للمُفجّر. |
Bu kliniğin bir yönetim kurulu üyesi olarak Libby Masters'la yakın arkadaşlığımızdan ise hiç bahsetmiyorum bile... | Open Subtitles | وكعضو مجلس إدارة لهذه العيادة، ناهيك عن إنّي صديقة مُقرّبة لليبي ماسترز... |
Ve benim yakın arkadaşımsın. | Open Subtitles | وإنكِ صديقة مُقرّبة ليّ. |
yakın çekimde nasıl göründüğüne mi bakıyorsun Castle? | Open Subtitles | -أتحاول رؤية صورة مُقرّبة لنفسك يا (كاسل)؟ |
Bay Hayes'e yakın mıydın Alyssa? | Open Subtitles | -أكنتِ مُقرّبة من السيّد (هايز)، يا (أليسا)؟ |
Oldukça yakın ilişkileri olan bir aile. | Open Subtitles | إنّها عائلةٌ مُقرّبة جداً |
Bay El-Masri Mısır'daki önceki rejimle yakın bağları olduğunu itiraf etti. | Open Subtitles | اعترف السيّد (المصري) أنّه كانت لديه علاقات مُقرّبة مع النظام السابق في (مصر). |
Amcan Harold, şu giriş işlemlerinle ilgilenen kişi onunla yakın mısınız? | Open Subtitles | عمّكِ (هارولد)، هُو من رتّب إدخالكِ للمصحّة. أأنتِ مُقرّبة منه؟ |
Çok yakın olduğum biri vardı. | Open Subtitles | هُناك... كان هُناك شخص كنت مُقرّبة منه، |
Buradaki dükkanlar hırsızları engellemek için yakın çekim yaparlar. | Open Subtitles | تلك المتاجر تقوم بتصويرات مُقرّبة عندما تدخل لمنع السارقين. -سيكونون قد إلتقطوه على الكاميرا . |