Bir İngiliz'in böyle önemli bir olayda hoş karşılanmayacağını sanmıştım. | Open Subtitles | أنا أنجليزيه ولا يُرحب بي في مِثل هذا الحدث الهام |
Biliyormusun, bir yerlerde bi b.kluk var ve bu da bena tamamen bu işin böyle yürümeyeceği ihtimalini düşündürüyor. | Open Subtitles | أتعلمون ، بشكلٍ غامِض أتذكر رؤية لقطات في مكانٍ ما مِن شيء بالضبط مِثل هذا وهذا يقودني للتصديق أن هذا لن يعمل |
Durum böyle. | Open Subtitles | ، إنهُ مِثل هذا . نحنُ نمتلك مؤنةٍ لأسبوع آخر |
Ama böyle şeyler olabiliyor. | Open Subtitles | لكن ، أنت تعرف ، لكن تحدث أشياء مِثل هذا |
Eğer ben, insanların en iyisi ve en zekisi böyle bir canavarlık yapabiliyorsa insanlık için nasıl bir umut olabilirdi ki? | Open Subtitles | إذا كُنت أنا، ألمع و أذكى الرجال، قادراً على مِثل هذا التصرف الوحشي إذن فأي أمل موجود للجنس البشري؟ |
Ona böyle bir açıklık verme, lütfen! | Open Subtitles | ويحاه ، لا تُعطيه مِثل هذا الإفتتاح ، أرجوكِ |
böyle bir karar alamam. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع إتّخاذ مِثل هذا القرار |
- Çoçukluğum böyle bir yerde geçti. | Open Subtitles | طُفولتى قضيتُها فى مكان مِثل هذا |
Hiç böyle bir şey görmemiştim. | Open Subtitles | إنني لم أري مِثل هذا الشيء من قبل. |
Hiç böyle bir şey yaşamamıştım. | Open Subtitles | لم أُختبر فى حياتى مِثل هذا الشعور. |
Önceden böyle birşey yapmıştım. | Open Subtitles | فَعلتُ مِثل هذا مرَّة |
Özellikle de böyle sıcak bir havada. | Open Subtitles | خُصوصا فى طقس حار مِثل هذا. |
Hiç böyle birine sahip oldun mu? | Open Subtitles | ألديك شخصٌ مِثل هذا ؟ |
böyle olduğumu, canını yaktığını. | Open Subtitles | بأنني مِثل هذا. بأنّه أضرّك. |
böyle muazzam bir ölçekte çalışıyorsunuz! | Open Subtitles | أنتَ تُتاجر على مِثل هذا النِطاق الضخم! |