| Efendim, aramayı Başkan Yardımcısı yaptı ancak planın kendisine ait olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | نائبُ الرئيس أجرى ذاك الاتّصال، لكنّني أستصعبُ تصديقَ أنّه دبّرَ أمرَ الطائرة. |
| Başkan Yardımcısı sizinle tanışmak istiyor. Size çok minnettar. | Open Subtitles | يُويدُ نائبُ الرئيس كثيراً لمُقَابَلَتك. |
| Efendim, Başkan Yardımcısı muayene odasında değil. | Open Subtitles | سيّدي، نائبُ الرئيس غيرُ موجودٍ في غرفة فحص الطبيب. |
| Geç kaldın. Başkan Yardımcısı her an gelebilir. | Open Subtitles | كنتُ أحاول الإتصال بك، أنت متأخّر، نائبُ الرئيس سيحضر في أيّة لحظة الآن. |
| Ama ben Başkan Yardımcısı'nın personel şefiyim. | Open Subtitles | لكن أَنا نائبُ الرئيس رئيس هيئة الأركان. |
| Efendim, Başkan Yardımcısı hatta. | Open Subtitles | سيّدي، ينتظرُ نائبُ الرئيس على الخطّ. |
| Hemen ardından Başkan Yardımcısı Raymond Jarvis Birleşik Devletler Başkanlığı vekaleti için yemin etti. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}(بعدها بقليل، أدّى نائبُ الرئيس (رايموند جارفيس اليمين كرئيسٍ بالنيابة للولايات المتّحدة الأمريكيّة |
| Bay Peel, Başkan Yardımcısı sizi görmek istiyor, acilmiş. | Open Subtitles | بل للسيّد (بيل)، نائبُ الرئيس يبحث عنه و يقول أنّ الأمر عاجل -أعتذر على المقاطعة |
| Bana olanlardan Başkan Yardımcısı Jarvis sorumludur. | Open Subtitles | نائبُ الرئيس (جارفيس) مسئولٌ عمّا حدث لي |
| Başkan Yardımcısı orada mı? | Open Subtitles | أ نائبُ الرئيس هناك ؟ |
| Başkan Yardımcısı Jarvis bu komplonun bir parçası mı? | Open Subtitles | نائبُ الرئيس (جارفيس) جزءٌ من المؤامرة؟ |