Dr. Hofstadter, Leonard sizden ve başarılı kardeşlerinden nadiren bahseder. | Open Subtitles | اذا, د.هوفستاتر, نادراً مايتحدث ليونارد عنك ناجحه جداً اخوان واخوات |
Bugün sizlerin önünde başarılı ve mutlu görünüyor olabilirim, ancak bir zamanlar ciddi bir bunalımın verdiği acı içerisinde tamamen çaresiz durumdaydım. | TED | ربما ابدو ناجحه وسعيده. ان اكون امامكم اليوم، لكني يوماً عانيت من اكتئاب شديد. وكنت في يأس شديد. |
Ona başarılı bir devriye verdiniz. Yine istiyor. | Open Subtitles | انت قمت له بدوريه ناجحه و الان هو يريد اثنان اخريان |
Sanırım başarılı bir kastrasyon (hadım etme) operasyonu yapabilecek kadar zekiyim. | Open Subtitles | اعتقد انى ذكيه بما يكفى لاداء عمليه خصى ناجحه |
Eğer arabandaki bir erkekse, o zaman, çok başarılı bir operasyon geçirmiş. | Open Subtitles | ان كان هناك شخـــص بسيارتك اذن العمليه كانت ناجحه |
Evet, deney başarılı olunca göstermek istedi. | Open Subtitles | نعم , التجربة الأنسانية كانت ناجحه لذلك هو يريد عرضها |
İletişim başarılı bir ilişkinin anahtarıdır. | Open Subtitles | التواصل هو المفتاح الأساسي لأي علاقة ناجحه |
Soylu bir sınıftan, bekar, başarılı, orta yaşlı. | Open Subtitles | جزء من الطبقه الحاكمه عزباء ناجحه في منتصف عمرها |
Eminim başarılı bir kişisel doktor servisi başlatmak da yeterince zordur. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه من الصعب بدأ مسيرة تطبيبٍ ناجحه |
İyice temizlenmiş bir piyano, başarılı bir müzik grubunun ana unsurudur. | Open Subtitles | التنظيف الصحيح بالبخار للبيانو.هو مفتاح اي موسيقى ناجحه للفرق |
Bir not: hasta Narcan'a yanıt vermeyince, bay Galan tabii olarak durumu anladı, ancak, hayata döndürme çabaları başarılı olamadı. | Open Subtitles | ومن المعروف ان اذا لم يجاوب فيتم تشخيص حالتها لكن محاولته لانقاذها لم تكن ناجحه |
Bayağı başarılı oldular. | Open Subtitles | حسناً, طليقي كان في فرقه موسيقيه وكانت ناجحه جداً |
Birlik durup, başarılı bir aileymiş gibi görüneceğiz. | Open Subtitles | نحن سندخل مع بعض ونظهر لهم أننا عائله ناجحه فهمتوا؟ |
Kendisinden daha yaşlı olduğundan ve bir işkadını olarak başarılı bir şekilde kendi ayakları üzerinde durabildiğinden en sıra dışı olan oydu ama günümüz koşullarında bile oldukça yadırganacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | كانت غير عادية ان تكون البدايه منها أن تعرف انها أكبر منه قليلاً وأيضاً ناجحه جداً فى ادارة تجارتها كسيدة أعمال |
Chosun Hükümeti'yle yaptığımız başarılı anlaşmadan dolayı saygılarımızı sunarız. | Open Subtitles | انا ممتن كوني قادر على امتلاك صفقه ناجحه مع سفاره جوسون |
O, şans eseri benim hayatımın işinin, bir kadının hayatının yarısını kurtarmakla eşdeğer olduğuna inanan çok başarılı bir iş kadını. | Open Subtitles | إنها سيدة أعمال ناجحه التي تظن أن عملي يساوي نصف عمل إمرأة |
Şimdi, bunu gerçekleştirmem için, okuldaki grupların başarılı olması gerekiyor. | Open Subtitles | .لقد كانت هذه سمة فيغنز المميزة ,الان , بطلب لتحقيق ذلك احتاج بهذا البرنامج بأن تكون المدرسة ناجحه |
Bir ajan olarak, her başarılı planın bir bedeli olduğuna zamanla alışırsınız. | Open Subtitles | كجاسوس، تعتاد على فكرة ان كل عمليه ناجحه تأتي بسـعر |
İlk şirketinin başarılı olacağını biliyordum ve oldu da. | Open Subtitles | وعلمت بأن أول شركه له ستكون ناجحه وهي كذلك |
Kurabiye üzerine kurulu olmayan başarılı bir şirket söyleyebilir misin? | Open Subtitles | هل من الممكن أن تسمي لي شركة ناجحه لم تقم أساسًا على الكعك ؟ |