Kamu mimarisi tepeden inme olduğu takdirde o kadar da başarılı değildir. | TED | معمار الأبنية العامّة ليس ناجحًا بهذا القدر إذا كان من أعلى لأسفل. |
Birkaç saat sonra, kurtarmanın başarılı olduğunu söyleyen bir telefon aldık ve Thomas'ın bağışları dört farklı yere gidecekti. | TED | بعد ساعات،اتصلوا وقالوا أن الانتعاش كان ناجحًا وتبرعات توماس سوف تذهب إلى أربع جهات مختلفة |
John'un gerekçesi şuydu: Diğerleriyle aynı notu almak için diğerlerinden daha çok çalışıyorken nasıl başarılı olabilirdi? | TED | تبرير جون كان بسيط جدًا: كيف له أن يكون ناجحًا عندما يبذل جهدًا أكبر مما يبذله غيره فقط ليحرز نفس النتائج؟ |
Ölüm bu şişeyi vaftiz oğlu için getirmişti, onu başarılı bir doktor yapacağının sözünü veriyordu. | TED | جلب الموت هذه القارورة من أجل ابنه بالمعمودية، واعدًا إياه بجعله طبيبًا ناجحًا. |
Her açıdan öylesine başarılıydı ki 70 milyon izlenme aldı. | TED | كان ناجحًا بشكل كبير بكل المقاييس الممكنة، 70 مليون مشاهدة. |
Takımımızın bu video ve nasıl bu kadar başarılı olduğu hakkında uzun bir süre tartıştı. | TED | لقد أجرى فريقنا الكثير من النقاش حول هذا الفيديو ولماذا كان ناجحًا للغاية. |
Bir çocuğun başarılı olmak için ihtiyaç duyduğu her şeye onun da sahip olması için elimden gelen her şeyi yaptım. | TED | رغبتُ أن أتأكد بأن لديه كل ما يحتاج إليه الطفل ليكون ناجحًا. |
Bu cinayetle ilgili çok başarılı bir kitap yazmış. | Open Subtitles | يبدو أنّه ألّف كتابًا ناجحًا جدًّا عن القضيّة عينها |
Basından gelen bu tarz ayartmalara meydan vermeyerek çok uzun, çok başarılı bir kariyer geçirdim. | Open Subtitles | لقد عملت طويلًا وكان عملي ناجحًا بتجنب مثل هذه المقابلات الصحفية |
Kararlılık savaşından galip ayrılmak, avı başarılı yapan şeydir. | Open Subtitles | انبثاق الانتصارات من معركة عزم .هو ما يجعل الصيد ناجحًا |
Ama başarılı bir Avcı olmak için, kendinizi ve düşmanınızı anlamalısınız. | Open Subtitles | ،لكيّ تكون صيّادًا ناجحًا .فلا بدّ أن تفهم عدوّك ونفسك |
Yani birinin başarılı bir oyuncu olma ihtimali milyonda bir falan. | Open Subtitles | أٌعني، فرص أيّ شخص ليكون ممثلًا ناجحًا هي كنسبة مليون إلى واحد تقريبًا |
Fakat her geçen gün ile, başarılı bir yetişkin olma hakkında biraz daha fazla öğreniyor. | Open Subtitles | لكنه يتعلّم المزيد كل يوم أن يصير بالغًا ناجحًا |
Tabii ki, başarılı bir hırsız olmanın anahtarı görülmemektir. | Open Subtitles | بالطبع مفتاح أن تكون لصًا ناجحًا ألا تُرَى |
Hayır. Hanımlar, buna başarılı bir test derim işte. | Open Subtitles | ـ لا ـ يا سيّدات، أود أن أعتبر هذا أختبارًا ناجحًا |
Ama çocuk sahibi olmanın ve çocuğun büyüp başarılı olduğunu görmenin ne kadar tatmin edici olduğunu düşünebiliyorum. | Open Subtitles | ولكن يمكنني ان اتصور كم هو مُجزٍ بأن تكون أحد الوالدين ترى طفلك يكبر ويصبح ناجحًا |
Damadımın hayalini gerçekleştiriyoruz ve çok başarılı olacağız çünkü kendisi tam bir vizyon adamıdır. | Open Subtitles | نحن نبني حلم زوج ابنتي، وسيكون ناجحًا للغاية لأن هذا رجل ذو نظرة. |
Dünyanın seçkin Kenyalı koşucuları tarafından temsil edilen ve Kenya'da üretilen ilk koşu ayakkabısının Kenya'nın seçkinliğine bir övgü niteliğinde olarak yerel ve küresel çapta başarılı olması gerek. | TED | يحتاج الحذاء الرياضي الأول الذي صنع في كينيا أن يكون ناجحًا محليًا وعالميًا باعتباره مثالًا للتميز الكيني، يُجسده العداؤون الكينيون، الذين هم حرفيًا من الطراز العالمي. |
Annen, senin kendi yeteneklerini kullanarak başarılı biri olmanı istemişti. | Open Subtitles | ولكنها، أرادتك أن... تكون ناجحًا بنفسك، باستخدام قدراتك |
Bu anket yalnızca doğru olduğu için değil, hanımlara çok önemli bir iş yaptırdığı için başarılıydı -- içten içe böbürlenmek. | TED | فكان الاختبار ناجحًا ليس لأنه كان دقيقًا، ولكن لأنه سمح لهؤلاء النساء للقيام بأمر مهم للغاية، التباهي المتواضع. |
İyi bir adamdı, başarılıydı, imparatorluğa faydalı olması için seni yetkilendirmek gibi iyi önsezileri vardı. | Open Subtitles | لقد كان رجلًا طيّبًا, ناجحًا, رجلًا لديه فطنة جيدة. |