Kanner kliniğine getirilen hastalardan yola çıkarak otizmin Çok nadir olduğunu düşündü. | TED | بناءَ على الحالات التي عُرضت على مصحته، تكهن كانر بأنه توجد حالات توحّد نادرة جدا. |
Bazı yemekleri yediğinde atriyoventriküler tıkanıklığa yol açan Çok nadir bir hastalıktır. | Open Subtitles | انها حالة نادرة جدا والتي تسبب انسدادا عضلياً عندما تأكلين أنواعاَ محددة من الطعام |
Tek kişilik kazalarda el kırılabilir ama ciddi yaralanmalar Çok nadir görülür. | Open Subtitles | باصطدام واحد تستطيع أن تكسر يدا لكن الإصابات الخطيرة نادرة جدا |
Çok ender bulunan kan gurubunuz var. | Open Subtitles | لديك فصيلة الدم نادرة جدا. |
Çok nadide parçalar. | Open Subtitles | مواد نادرة جدا |
M.E Çok nadir görülen bir beyin kanaması olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | انا أعتقد انها نوع من حالة نادرة جدا من نزيف الدماغ |
Sana o tür kitapların Çok nadir bulunduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لك تلك الأنواع من الكتب نادرة جدا. |
Bu Çok nadir, ve çok ağırdır. | Open Subtitles | حالة نادرة جدا و مؤذية جدا |
Çok nadir bulunan bir parça. | Open Subtitles | قطعة نادرة جدا. |
Çok nadir bir bitkidir | Open Subtitles | انها نبتة نادرة جدا |
Şelale kızböcekleri Çok nadir canlılardır, yaşam alanları sadece Orta Amerika'da yer alan birkaç şelaledir tıpkı Costa Rica dağlarından akan bu şelale gibi. | Open Subtitles | (ديمسل الشلالات) نادرة جدا وتتواجد حول قليل من شلالات أمريكا الوسطى, مثل هذه الموجودة في جبال (كوستا ريكا). |
Bu yılanlar çok ama Çok nadir tür. | Open Subtitles | هذه الثعابين نادرة جدا |
Bu su, Çok nadir bulunur ve elbette değeri bir servet eder.. | Open Subtitles | انها نادرة جدا وتكلف الكثير |
Çok nadir görülür. | Open Subtitles | إنها حالة نادرة جدا |
Bu Çok nadir bir ilaç. | Open Subtitles | هذا الدواء نادرة جدا. |
- Çok nadir bir tür. | Open Subtitles | انها بطة نادرة جدا |
Çok ender bulunan bir orkide. | Open Subtitles | -زهرة نادرة جدا في الحقيقة |
Çok nadide parçalar. | Open Subtitles | نادرة جدا |