Yeryüzünde son derece nadir bulunan, ama... karanlik bir yönün de var. | Open Subtitles | انها حالة نادره على وجه الأرض، ولكن.. هناك شيء مظلم جداً بشأنك. |
Bu çok nadir. Orta nadir veya hiç değil, önemi yok. | Open Subtitles | .انها , اه, نادره جدا متوسطه الندره , حسنا فعل . |
İçeride nadir bir objenin bulunduğunu düşünüyoruz. Onu bulup bize getirmeni istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد بوجود آثار نادره بداخلها ونريدك أن تجدها وتحضرها الينا |
-İçinde nadir bir obje var diye bekliyoruz. -Onu bulmanı ve bize getirmeni istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد بوجود آثار نادره بداخلها ونريدك أن تجدها وتحضرها الينا |
Çok ender bir cins ve önemli bir değerde olduğunu bir uzmana beyan ettirdik. | Open Subtitles | بدون اى تصريح عن من ارسله ولقد وصفها احد الخبراء بانها تشكيله نادره و ثمينه |
Bu çok nadir rastlanan bir durum... | Open Subtitles | هناك أعراض نادره ..لتمدد الأوعيةالدمويةِ. |
Yemek odası masası, teras fayansları , nadir kitaplar .. | Open Subtitles | طاوله غرفه الطعام, بلاط الفناء, كتب نادره |
Stocholm.gbh çok özel bişey olduğunu duymuştum..dünyanın en nadir programı bu | Open Subtitles | هذا خطير جدا هذه النسخه نادره فى العالم كله |
Bunu yapmak için gerekli kaynaklara sahip gezegenlere nadir rastlanıyor. | Open Subtitles | الكواكب بالخواص المطلوبه لفعل هذا نادره للغايه |
Yani bu hastalığı olanlar zor mu hareket ediyor? Aynen ve o kadar nadir ki bazı doktorların ondan haberi bile yok. | Open Subtitles | و انها نادره لدرجة ان بعض الاطباء لم يسمعوا عنها من قبل |
- nadir olarak E.B. hapları kullanan erkeklerde ani görüş ve işitme kaybı yaşandığı gözlenmiştir. | Open Subtitles | وفي حالات نادره الرجال الذين يأخذون حبوب إي دي ابلغوا عن انخفاض مفاجيء للرؤية |
Ama bugüne kadar fazladan çaba sarf etmeye değdiğine inandığım nadir kadınlardan birisin. | Open Subtitles | ولكن انت امرأة نادره لذلك اعتقد انكي تستحقي الجهد الاضافي |
Bu nadir, ama imkansız değil. | Open Subtitles | انها ظاهره نادره.. لكن ليست مستحيله |
Evet, nadir bir kopyasını gösteriyoruz. | Open Subtitles | حسنا , إنها نسخه ارشيفيه نادره |
Sizde nadir bir meyve olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | علمت أنكم تملكون .. فاكهه نادره |
Benim gibi kadınlar nadir bulunur. | Open Subtitles | - المرأه التى مثلى تكون نادره و جذابه .. |
Çünkü bir balıkta çok nadir görülen bir yeteneğe sahiptir. | Open Subtitles | لأن لها موهبه نادره فى الأسـماك |
nadir bir mücevher. Onu bu akşam benim adıma kralla tanıştır, Destan. | Open Subtitles | هي جوهره نادره, قدمها للملك "هديه الليلة "داستان |
Jeff amcama göre böyle bir kaza son derece nadir görülürmüş. Bu bir kaza değildi. | Open Subtitles | "حسب ما يقوله عمي "سيث حادثه كهذه نادره الحدوث |
Bu onları gerçekten çok özel yapar. Çok nadir bir araba. Hayır. | Open Subtitles | ذلك يجعلهم مميزين جداً - إنها سيارات نادره حقاً - |
Ama bazen o ender şanslı anlarda kafanızı koyar koymaz unutur gidersiniz. | Open Subtitles | و لكن في بعض الاحيان و تلك اوقات نادره فقط تتمدد، و تنسى كل شئ |