Burada olan şey, Athar'ın sizlere sağladığı, çok nadir bir şey ama bizim de teklif edebileceğimiz şeyler var. | Open Subtitles | ما لديك هنا ، ما وفرته آثار لك هو شئ نادر للغاية و لكن لدينا الكثير مما يمكننا توفيره أيضا |
Çıkan kanı test kartınızın üstüne dökün. çok nadir görülüyormuş. | Open Subtitles | وأطبعه على الدوائر الاربعه على بطاقاتكم الخاصه يبدو أنه نادر للغاية |
Bir konuda en iyi olmak çok nadir bulunan bir şeydir. Böyle bir şeyi elinin tersiyle itemezsin. | Open Subtitles | أن نكون الأفضل في أمرٍ ما هو شيء نادر للغاية. لا تفرط بشيء كهذا. |
Bu bir dolaşım sistemi bozukluğu. Oldukça nadirdir. | Open Subtitles | إنه إضطراب في الأوعية نادر للغاية |
İkizim çok nadir bulunuyor. | Open Subtitles | توأمي الصغير اكتشاف نادر للغاية. |
Evet ama Sezyum-137'ye çok nadir maruz kalınıyor. | Open Subtitles | نعم ولكن التعرض للسيزوم-127 نادر للغاية, وكذلك الترياق نادر |
- çok nadir bulunur. - P3S-452'de bolca var. | Open Subtitles | و هو نادر للغاية ليس على بى3إس-452 |
çok nadir bulunur. | Open Subtitles | انه نادر للغاية |
çok nadir bir durum ama olabiliyor. | Open Subtitles | أنه نادر للغاية ولكنه يحدث |
Oh, biz çok nadir bir nesiliz. | Open Subtitles | إننا نسل نادر للغاية |
çok nadir görülür. | Open Subtitles | هذا نادر للغاية |
çok nadir bir parça. | Open Subtitles | إنّه نادر للغاية. |
çok nadir görünen bir şey. | Open Subtitles | شئ نادر للغاية |
Dr. Weber, çok nadir olduğunu siz söylediniz. | Open Subtitles | د(ويبر) قلت أنه نادر للغاية. |
çok nadir. | Open Subtitles | نادر للغاية |
Oldukça nadirdir. | Open Subtitles | إنه نادر للغاية |
Çok özel ve nadir bulunan bir yağ. | Open Subtitles | إنه مميز جداً و نادر للغاية |