Kilitli yatak odası penceresi bir şekilde sökülüp çıkarılmış. | Open Subtitles | نافذة غرفة النوم المغلقة تم خلعها |
Yatak odası penceresinden görülebilirsin. | Open Subtitles | يمكن أن يراك أحد من الشارع عبر نافذة غرفة النوم |
Söylemek istediğim, efendim, şu ki, soyguncu daha önce asla kimseye zarar vermemişti, buna karşın daha işin başında yatak odasının penceresinden beni sordun. | Open Subtitles | ما أقصده هو لم يؤذي السارق أحد من قبل حتى الآن من نافذة غرفة نومك |
Bir adamın yatak odası penceresine tırmanamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ التطفل على نافذة غرفة نوم رجل |
Yatak odası penceresinin önünde ayak izi, arabada da iç çamaşırı bulunmuştu. | Open Subtitles | أيضاً وجدنا طبعة حذائه خارج نافذة غرفة النوم وثيابها الداخلية في سيارته |
Anahtarları verdim ama pencereden girebiliriz. | Open Subtitles | كان عليّ إعادة مفاتيحي لكن نافذة غرفة النوم لديها مقبض مكسور |
İkisi oturma odasının camında. Biri kapının yanındaki pencerede. - Çok kalabalıklar. | Open Subtitles | اثنان عند نافذة غرفة النوم، واحد عند النافذة بجوار الباب |
Zanlı tam olarak evine böyle girdi oturma odasının camından. | Open Subtitles | هكذا تمكن الجاني من دخول منزلها عبر نافذة غرفة المعيشة |
Oturma odamın penceresine çocuğumun çizdiği kırmızı kalp resmini asıyorum. | Open Subtitles | اضعَ رسمة "قلب أحمر" رسمها طفلي على نافذة غرفة المعيشة. |
Oturma odasının penceresi. | Open Subtitles | نافذة غرفة المعيشة نافذة غرفة المعيشة |
Öylece oturmuş, odanın penceresinden dışarı bakıyordum. | Open Subtitles | فقط أجلس هناك أنظر من خلال نافذة غرفة الطعام |
Hayır, yatak odası penceresi açıktı. | Open Subtitles | لا، كان نافذة غرفة النوم مفتوحة. |
Yemek odası penceresi mi? | Open Subtitles | نافذة غرفة الطعام؟ |
Yatak odası penceresi. | Open Subtitles | - نافذة غرفة النوم |
Uçağımla yatak odası penceresinden daldım, tuvalet masasının üzerindeki çukulatayı vurdum, duvara makineli tüfekle telefon numaramı yazdım, sonra da mermileri saydırıp, kızını havada yakaladım. | Open Subtitles | فحلّقت باتجاه نافذة غرفة نومها، فتحت صندوق الشيكولا على منضدة الزينة، وأخذت سلاحي وكتبت به على الحائط رقم هاتفي، |
Ben de ofise gittim ve birkaç dakika geçmedi ki, baktım Natalie yatak odası penceresinden beni gözetliyor. | Open Subtitles | لذا، ذهبتُ إلى المكتب وبعض عدة دقائق نظرتُ إلى الأعلى وشاهدتُ ناتالي تتلصّص عليّ من نافذة غرفة نومها |
Betty, yatak odası penceresinden mutfağı göremediğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت أنّها لمْ تستطع رؤية المطبخ من نافذة غرفة نومها. |
Pete 2 kez yatak odasının penceresinden düştü. | Open Subtitles | لقد وقع من نافذة غرفة نومه مرتين |
Abinin kararı, oturma odasının penceresinden gireceğiz. | Open Subtitles | حكم إجرائي سندخل من نافذة غرفة المعيشة |
Patlamayı yatak odasının penceresinden seyretmiş olmalı. | Open Subtitles | ربما شاهد التفجير من نافذة غرفة نومه |
- Yatak odası penceresine bakmaya gitmiştim. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} "كنتُ أتفقد نافذة غرفة النوم." |
Yatak odası penceresinin dışındaki yangın merdivenindeymiş. | Open Subtitles | لقد كان في مخرج الطوارئ خلف نافذة غرفة النوم |
Oğlum, peki sen 5 yaşındayken altına yaptığında ve çöpe bir şey atmaya benzettiğin için boklu donunu pencereden fırlattığında ne düşünmüştün? | Open Subtitles | وماذا تظن يا بني عندما كنت في الخامسة حين فعلتها على نفسك وتخلصت من ملابسك الداخلية من نافذة غرفة النوم لأنك ظننت أنها |
O yapraklar hâlâ yatak odasının camında asılı. | Open Subtitles | .ولا تزال مُعلّقةٌ في نافذة غرفة النوم... |
Kurşun odasının camından girmiş. | Open Subtitles | جاء رصاصة من خلال نافذة غرفة نومها. |
Oturma odamın penceresine çocuğumun çizdiği kırmızı kalp resmini asıyorum. | Open Subtitles | اضع رسمة "قلب أحمر" رسمها طفلي على نافذة غرفة المعيشة. |
İşte. Bu, onun yatak odasının penceresi. | Open Subtitles | هناك,هذه نافذة غرفة نومه |
180. odanın penceresinden atladı. | Open Subtitles | لقد قفزت من نافذة غرفة 180 |