Aztek tanrılarının en güçsüzü, hastalıklı ve sivilcelerle kaplı Nanahuatl yeni bir dünya yaratmak için seçilmişti. | TED | ناناوات: أضعف آلهة الأزتك بائس ومغطّىً بالبثور وقع عليه الاختيار لخلقِ عالمٍ جديد. |
Yiyecek Tanrısı ve Ateş Tanrısı bu görev için Nanahuatl'ı seçerken Yağmur Tanrısı ve Dört Çeyreğin Tanrısı kendi tekliflerini seçmişti: şerefli, zengin Tecciztecatl. | TED | اختار إله الرزق وإله النار ناناوات لهذه المهمة بينما إله المطر وإله الفصول الأربعة اختارا تيكسيستاكات المغرور والثري |
Nanahuatl'ın kendi kanını akıtacağı kaktüs dikenlerinden ve kendi kanıyla boyamak için çam dallarından başka bir şeyi yoktu, ancak elinden geleni yapmakta kararlıydı. | TED | لم يملك ناناوات سوى شوك الصبار ليجرح نفسه به، وفروع خشب التَّنوب ليطليها بدمه الأحمر. لكنه صمَّمَ على بذل ما بوسعه. |
Nanahuatl'dan esinlenen Tecciztecatl, kendini ateşten geriye kalanlara attı: soğumuş küllere. | TED | بإلهام من ناناوات رمى تيكسيستاكات نفسه في الرماد البارد المُتبقّي. |
Güneş Tanrısı Nanahuatl, daha önceki tüm güneşlerin hareket ettiği gibi gökyüzünde hareket etmeden dört gün boyunca parladı. | TED | سطعَ إله الشمس ناناوات أربعة أيام متواصلة. ثابتاً في السماء بعكس الشموس السابقة. |
Nanahuatl, nasıl ki kendini Güneş Tanrısı olmak için feda ettiyse gökyüzünde hareket etmek için de şimdi diğer tanrıların kanıyla beslenmesi gerektiğini söyledi. | TED | فأجاب ناناوات: كما ضحيت بنفسي لأصبح إله الشمس، يجب على الآلهة الأخرى أن تمنحني دمها. لأتمكن من الحركة في السماء. |
Üstelik Nanahuatl dünyayı beslemek için kendi görevini yerine getirmişken nasıl olur da karşılığında onu beslemeyi reddederler? | TED | ثم إن ناناوات ضحى لمنح الحياة للأرض فكيف لهم أن يرفضوا طلبه؟ |
Zayıf Tecciztecatl'ın bile en sonunda Nanahuatl'ın cesaretine nasıl imrendiğini hatırladılar. | TED | تذكروا أنه حتى تيكسيستاكات الجبان قلَّدَ ناناوات في شجاعته. |
Alçakgönüllü Nanahuatl bir adım öne çıktı. | TED | تقدم المتواضع ناناوات للأمام |
Yine de Nanahuatl kadar ışıl ışıl parlıyordu. | TED | ومع ذلك، لمعَ مثل ناناوات. |