- Bayım, öfkenizi anlıyoruz. Kaybınız için üzgünüz ama bunu daha sakin bir yerde konuşmalıyız. | Open Subtitles | سيّدي، إننا نتفهّم غضبك، وتعازينا لخسارتك، لكن يجب أن نتحدّث بهدوء في مكانٍ ما. |
İkimizde, sizinle olan geleneklerimize bağlı kalmadan bu partiyi planladığımız için bize kızdığınızı anlıyoruz. | Open Subtitles | أننا الأثنين نتفهّم إستيائكم لأننا مضينا قدما وخطّطنا لهذه الحفلة دون الأخذ بعين الاعتبار التقاليد اللتي تعودنا عليها |
Ö Önemli değil, anlıyoruz. Gelmeniz bizim için bir şeref. | Open Subtitles | لا بأس , نحن نتفهّم, يشرّفنا بحضورك |
Nasıl hissettiğinizi anlıyoruz... ama geçmiş yılları hatırlayın... eski papamızın, ağır hastayken bile... yükümlülüklerini yerine getirdiğini. | Open Subtitles | نحن نتفهّم شعورك، لكنك تذكر، في السنوات السالفة... الحبر الأعظم المحبوب حتى عندما كان في أوج المرض، |
Tamam, anladık. Neden bize bilmediğimiz bir şey söylemiyorsun. | Open Subtitles | حسناً، إننا نتفهّم ذلك، لذا لما لاتخبرنا بشيء لانعرفه. |
Bu senin hayatın, Kurt McKinley'de artık güvende değildin, bunu hepimiz anlıyoruz. | Open Subtitles | (إنها حياتك يا (كورت (ولم تعد آمناً في ثانوية (ميكنلي وكلنا نتفهّم ذلك |
anlıyoruz, hanımefendi. | Open Subtitles | . نتفهّم الأمر , سيدتي |
anlıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتفهّم ذلك. |
Önemli değil, anlıyoruz. | Open Subtitles | حسناً. نتفهّم ذلك. |
-Ralph, Ralph, anlıyoruz... ama gerçeğimizi değiştiremeyiz... sen bunu kabul ettiğinde... oyunun daha güzel olacak, hayatın da öyle... | Open Subtitles | نحن نتفهّم ما تشعر به يا (رالف) لكن لا نستطيع تغيير من نكون، وكلما سارعت في تقبل حقيقة هذا كلما ستصبح حياتك ولعبتك أفضل |
Sorun değil. Seni anlıyoruz. | Open Subtitles | لا بأس، إنّنا نتفهّم |
Bunu anlıyoruz Carl, ama bu bölgede daha fazla devriye olmasının bir yolu yok mu? | Open Subtitles | نتفهّم ذلك يا (كارل) ولكن ألا يوجد أي وسيلة لزيادة الحراسة بهذه المنطقة؟ |
anlıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتفهّم ذلك. |
- anlıyoruz hanımefendi. | Open Subtitles | نحن نتفهّم ذلك يا سيّدتي. |
Elbette Sayın Bakan, Talibanla içinde bulunduğunuz durumu anlıyoruz. | Open Subtitles | نعم يا سيادة الوزير، بالطبع نتفهّم الوضع الذي أنت فيه مع (طالبان) |
Abi, anlıyoruz seni. | Open Subtitles | يارجل، نتفهّم الأمر |
İşlerin burada farklı olduğunu anlıyoruz. | Open Subtitles | نتفهّم أن الأمور مختلفة هنا |
- anlıyoruz. | Open Subtitles | -إننا نتفهّم الأمر |
Durumu anladık. Seni bırakmayacağız. | Open Subtitles | حسناً، نحن نتفهّم الأمر لن نتركك |
Sayın Yardımcım, hemen hepimiz suç mahallerini yakından tanıyoruz ve sanırım hepimiz gerekli olan şeyleri anladık suç oranlarını azaltabiliriz. | Open Subtitles | بما أني مطّلع على محيط الجريمة في المدن أعتقد أننا جميعا نتفهّم أن ...هناك إجراءات معيّنة والتي بتنفيذها سَتُساهم في تخفيض معدل الجنايات |
Seni anladık, Homer. | Open Subtitles | يحبون الحلوى. نتفهّم هذا يا (هومر). |