Daha iri avları seçerek dişiler kışın ormanda hayatta kalma şanslarını arttırıyorlar. | Open Subtitles | باستهداف طرائد أكبر حجمًا تعزّز الإناث فرص نجاتها خلال الشتاء في الغابة |
Bu kartallar hakkında bilinenler çok az olduğundan bu vericiler bilim adamlarının yok olan ormanda kartalların nasıl hayatta kaldıklarını anlamalarına yardımcı olacak. | Open Subtitles | نجهل الكثير عن هذه العقبان لذا سيساعد جهاز الإرسال هذا العلماء على فهم أمر نجاتها في غابات متناقصة |
Örneğin, Malawi'de yaşayan bir çocuk iki yaşından önce tam 12 sıtma vakası yaşayabilir ve hayatta kalırsa yaşamı boyunca sıtmaya yakalanmaya devam edecektir. Büyük ihtimalle sıtmadan ölmeyecektir. | TED | فقد تصاب طفلةٌ في مالاوي مثلًا 12 مرةً بمرض الملاريا قبل بلوغها السنتين وفي حال نجاتها ستصاب بالملاريا من جديد خلال حياتها ولكنّ احتمال وفاتها سينخفض بشكلٍ كبير |
Benim dünyam onun hayatta kalmasına bağlı. | Open Subtitles | عالمي يعتمد على نجاتها |
Hatta onun hayatta kalma ihtimalleri... | Open Subtitles | إحتمالات حتى نجاتها... |
Irene. hayatta kalacağından emin olmam lazım. | Open Subtitles | -لابد وأن اتأكد من نجاتها |
Sadece hayatta kalması için değil, | Open Subtitles | ليس فقط نجاتها |