- Uğursuzluk getirmek istemem ama yazdıklarımı beğenmeye başladım. | Open Subtitles | نعم، أنا لا أقصد أن نحس أي شيء، ولكن في الواقع أحب ما أكتب. |
Uğursuzluk getirsin istemem, Marge, ama bu iş olacak gibi. | Open Subtitles | (لا أريد نحس الأمر (مارج لكن قد يكون الرجل المنشود |
Sakin ol, Bay Jinx. Kendime elektrik şoku vereceğim. | Open Subtitles | البقاء هادئة، نحس السيد. |
- Jinx'in anlamı ne? | Open Subtitles | - ماذا نحس يعني؟ |
Ve şu an hepimiz kendi pop kültürümüzde biraz aidiyet hissediyoruz. | TED | وكلنا نحس الآن بنوع من الملكية في ثقافة البوب الخاصة بنا. |
İkimizde sevilmeye layık hissetmiyoruz ve homoseksüellik korkusuyla savaşıyoruz. | Open Subtitles | هذه واحدة نحن الاثنان نحس بأننا لانستحق المحبة و مع ذعر قتال تحويل الجنس |
Çin'de uğursuz numaradır. | Open Subtitles | أربعة؟ لا, أربعة رقم نحس في الصين |
Bizim için önem taşıyan şeyleri ölçeriz. Bu yüzden de kimse bir şeyi ölçmeye zahmet etmediğinde ihmali hissederiz. | TED | كلنا نقيس الأمور التي تهمنا، ولهذا نحس بالإهمال حين لا يولي أي أحد الأهمية لقياس أي شيء على الإطلاق. |
Bu çok önemli. Uğursuzluk gelmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أنه مكان مهم ٌجدا لا أستطيع نحس تدريبي |
Şimdi buna Uğursuzluk getirmek istemiyorum, Doktor. | Open Subtitles | أنا لا أريد نحس الأمر الآن يا دكتور |
Adama Uğursuzluk getireceksin. Uğursuzluk lan bu. | Open Subtitles | أنتِ ستقومين بنحس الرجل, هذا نحس واضح |
Bir şekilde Uğursuzluk getireceğimi düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت بطريقة ما أني سأكون نحس |
Boşuna nefes tüketme! Seninle karşılaştığımdan beri bana hep Uğursuzluk getirdin. | Open Subtitles | وفرى أنفاسك لقد كنتى نحس منذ أن قابلتك! |
Jinx. | Open Subtitles | نحس |
Jinx. | Open Subtitles | نحس |
Jinx! | Open Subtitles | نحس! |
Bizim içimizden birisi hile yapıyorsa, bizde onu görüyorsak, grup olarak bu şekilde davranmanın daha uygun olduğunu hissediyoruz. | TED | إن كان شخص ما من مجموعتنا يغش ونحن نراه يغش، نحس أنه أكثر صحةً، كمجموعة، أن نتصرف بهذه الطريقة. |
Yani bu ihtilafların hepsine sahibiz ve bu ayrışımları kabul ediyoruz sanırsam çünkü biz kendimizi bunlarla özdeşleşmiş gibi hissediyoruz, bazı daha dar toplumlarda özellikle. | TED | تعرفون، لدينا كل هذه الفروقات وأعتقد أننا نحب فوارقنا لأنها تجعلنا نحس بأنها هويتنا مع شئ، مجتمع أصغر. |
İkimiz de okulda popüler grupta olmamıza rağmen kendimizi kimsesiz gibi hissediyorduk ve ikimiz de sabah duyduğumuz ilk şarkının bütün günümüzü etkileyebilirmişiz gibi hissediyoruz. | Open Subtitles | يبدوا وأننا متشابهتان ونحن الُنان نحس بأن الأغنيه التى نسمعها فى الصباح يمكنها ان تؤثر فى يومنا |
Hayır öyle hissetmiyoruz. Elimizden geldiğince destek olmak istiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نحس بذلك ونحن نود أن نكون مساندين بأي طريقة نستطيعها |
Ve uğursuz bir eşe sahip olmak da hiç yardımcı olmuyor. | Open Subtitles | وان الأمر لا يساعد على ان تكون لديك زوجة ذو وجها" نحس |
Yılın bu zamanı, atalarımızın ruhuna yakınlık hissederiz. | Open Subtitles | إنه الوقت من السنة الذي نحس فيه إننا قريبين من أرواح اسلافنا |
Ve sonra perişan oluruz, ve amaç ve anlam peşinde koşmaya başlarız, ve sonra kırılgan hissederiz, sonra birkaç bira içer ve muzlu fındıklı kek yeriz. | TED | وعندها نحس بالبؤس والشقاء ، ونحن نبحث عن غاية ومعنى ، وعندها نحس بالضعف أو بكامل الإحساس ، لذا عندها يمكننا الإستمتاع بفطيرة مكسرات بالموز وزجاجتين بيرة . |
Fakat resmettiğim çeşit olasılıklar hakkında düşününce, biraz olsun korku duymalıyız. | TED | لكن حين نفكر في نوع الاحتمالات التي أرسمها، علينا أن نحس بنوع من الخوف. |