Paranoyak hâle geldim ve çürüyen ölülerin bana doğru geldiğini görmeye başladım. | TED | أصبحت شخصية مرتابة، وبدأت بالهلوسة لدرجة تخيل رؤية الجثث المتعفنة تتحرك نحوي. |
Silahı çıkarıp yere koyun ve bana doğru ayağınızla itin. | Open Subtitles | خذ السّلاح خارج وركك, المكان هو على الأرض, اركله نحوي. |
Aceleyle bana doğru geldi, fotoğraf makinamı ağzına soktu - ve her yerini dişledi - ama suya inmeden önce Goran çok güzel bir tavsiye vermişti. | TED | هو انها جرت نحوي واجتاحت الكميرا وها هي اسنانها تتضح لكم ولكن جوران .. قبل ان انزل الى المياه اعطاني نصيحة مميزة |
Yılbaşı gecesi bana karşı olan gerçek duygularını öğrendim. | Open Subtitles | في هذه الحفلة التي تقيمها إكتشفت مشاعرها نحوي. |
Küçük bir erkek çocuğuyken onu görmeye gittiğimde, Beni kucaklardı. | TED | وكنت عندما أقابلها كطفلٍ صغير ، كانت تأتي نحوي وتضمني. |
Bazen, geceleyin araba kullanırken üzerime doğru hızla gelen bir çift far görüyorum. | Open Subtitles | أحيانا عندما أقود السيارة على الطريق ليلا أرى نور فانوسي سيارة يتجهان نحوي |
Herifler Beni öldürmeye çalıştı, üstüme doğru sürüyorlardı. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال كانوا يحاولون قتلي هم كانوا يهدّفون نحوي |
Benim hakkımdaki düşüncelerini dürüstçe söyledin, Benim de söylememe izin ver. | Open Subtitles | لقد كنتي جميلة وصادقه لمشاعرك نحوي, لذلك دعيني اعيد لك لصالحك |
Şimdi bana doğru ilerleyen ölümün varlığını sürekli hissediyorum, sanırım bazen ikisini karıştırıyorum. | TED | بخطوات واثقة يخطو الموت نحوي في بعض الاحيان أعتقد بأني اخلط بينهم |
Onu yakaladığımızda, bana doğru sürmenizi istiyorum! | Open Subtitles | مفهوم؟ عندما ندركه، أريدكم أن تدفعوه نحوي |
bana doğru bir çekim hissettiğini biliyorum. Elinde değil. | Open Subtitles | أَعرف بأنك شعرت بأنه سحب نحوي أنت لا تستطيع مساعدته |
İleri bak. bana doğru. Bir, sıçra, üç, dört. | Open Subtitles | إنظري للأمام، نحوي واحد، ٌقفزي، ثلاثة، أربعة |
bana doğru döndüğünde pantolonu düşmüştü ve ben onu gördüm.. | Open Subtitles | ملابسه الداخلية أسفل عندما دارَ نحوي وأنا رَأيتُه. |
- Sen devam et. Sen kaçtıkları sürece, bana doğru gelecekler. | Open Subtitles | استمر فقط بالتحرك ، طالما انهم يهربون منك ، سيقومون بالاتجاه نحوي |
Kesinlikle olmaz. bana karşı sergilediğiniz tavırlarda, bir sertlik sezdim. | Open Subtitles | أعذريني، ولكنني لاحظت قسوة واضحة في موقفكِ نحوي. |
bana karşı her zaman nazik olmuş biri hakkında yalan söyleyemezdim. | Open Subtitles | وأنه ليس بوسعي الكذب حيال شخصٍ أبدى طيبة شديدة نحوي |
bana karşı olan görevlerinden, seni ayartıp götüren arkadaşın o, evet. | Open Subtitles | هو من كان يغريك بالابتعاد عن القيام بواجباتك نحوي |
- Beni sevdiğini öğrenince, kardeşini eşek sudan gelene kadar dövdü. | Open Subtitles | اكتشفت شعور اختك نحوي اخفقتها في غضون عدة بوصات من حياتها. |
Bana Dmitry'yi bulmama yardım edeceğini söyleyip üzerime polisler salması gibi aynı. | Open Subtitles | لقد اخبرني بأنه سيساعدني في ايجاد ديمتري و بعدها أرسل الشرطة نحوي |
Yine de sanki her şey üstüme geliyordu. | Open Subtitles | بطريقة ما، كان عندي شعور بأن الحيطان كانت تتحرك نحوي. |
Benim hakkımda düşüncen değiştimi bilmiyorum ama... bunu hiç soruya dökmeyeceğim. | Open Subtitles | لا اعلم ما الذي غير رأيك نحوي ولكني لن اشكك فيه |
Ve ikinci şarkı da bitince hemen yanıma geldi, Beni kollarına aldı ve Beni ileri geri salladı. | TED | وفي اللحظة التي تنتهي فيها الأغنية يتحرك نحوي ويعانقني بين يديه ويهزني إلى الأمام والخلف |
Ve o benden büyüktü. Ve Benim için çok iyiydi, ailem için de öyleydi. | Open Subtitles | كانت اكبر مني وشعرت بالانجذاب نحوي وانا كنت ارغب بالابتعاد عن العائلة |
Ben sarı çizgi boyunca uzanan asfaltta uzandım, ve komşulardan bir tanesi koşarak geldi. | TED | وم ثم وقعت على الخط الاصفر المرسوم على الاسفلت .. واصبت بجراح ورآني احد الجيران .. فهرول نحوي |
- Dediğim gibi, askerim ben. Tamam ama o şeyi sakın bana doğrultma. | Open Subtitles | أجل لكن لا تصوبي سلاحك نحوي لأنني لن أحب ذلك |