Kumaş fitil görevi görüyor ve vücut içe doğru yanıyor. | Open Subtitles | النسيج يفعل مثل الفتيل والجسم يحترق نحو الداخل |
Üstesinden gelinen tüm yığının yerçekimsel gücü ferdi atomların elektromanyetik gücü, böylece çöküş içe doğru oluyor. | Open Subtitles | أن قوى الكتلة الكاملة الجاذبية .. تتغلب على ،القوى الكهرومغناطيسية لكل ذرة .محدثةً إنهيار نحو الداخل |
Ama arka yüzeydeki kemiğin yoğun çatlak içe doğru bir travma olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لكن يشير التشقق الكبير للعظم على الجانب الخلفي إلى إصابة نحو الداخل. |
Sol taraftaki 3-8 arası kaburgaların içe doğru kırılmasına sebep olmuş. | Open Subtitles | محدثاً كسوراً نحو الداخل على الضلع .الثالث وحتى الثامن في الجانب الأيسر |
Kafa çevresinde intrakniyal hematom başlamış ve içe doğru yayılmış. | Open Subtitles | نزفٌ داخل القِحف بدأ من الأطراف وانتشر نحو الداخل |
Yalnızca bir an için hayal edin, kirpikleriniz dışa değil, içe doğru bükülüyor, gözlerinizi her kırptığınızda göz bebeklerinizin ön kısmını çiziyor, korneaya zarar veriyor, yavaş yavaş ve acı çekerek görme engelli oluyorsunuz. | TED | أريد منكم أن تتخيلوا لبرهة من الزمن، أن رموشكم تنمو نحو الداخل وليس نحو الخارج، بحيث أنكم في كل مرة ترمشون، ستفرك مقدمة مقلتيك، وتفسد القرنية، حتى تصبحوا تدريجيًا وبشكل مؤلم فاقدين للبصر. |
"Kafatası, darbe sırasında içe doğru göçmüş... | Open Subtitles | "تم إزاحة الجمجمة نحو الداخل حول الضربة.." |
Şehir hayatına saldırmaya başladı, kıyıların yozlaştığını söyledi, insanların yapması gerektiği şeyin ülkenin merkezine, içe doğru yani Cumhuriyetçi erdeminin özü olan çiftçilere bakması olduğunu ve Amerika'yı yüce yapan değerlere, özellikle devrimin değerlerine, dönülmesi gerektiğini söyledi. Bu değerler düşük vergiler, tarım ve daha az ticaretti. | TED | كما أنه هاجم حياة المدينة وقال بأن مناطق السواحل فاسدة. وما تحتاجُ إليه الناس هو النظر نحو الداخل إلى مركز البلاد إلى المزارعين الذين هم جوهر فضيلة الجمهوريين وأن عليهم العودة إلى القيم التي جعلت أمريكا عظيمة تحديدًا قيم الثورة، وتلك هي قيم الضرائب المنخفضة، والعودة إلى الزراعة، وانخفاض التجارة. |