Ve çağlar içinde, hastalıkları, deliliği, suçu ve tüm adaletsizlikleri ortadan kaldırdıklarında yine büyük bir iyilikseverlikle dış uzaya yönelmişler. | Open Subtitles | وعبر دهور طويلة حينما استطاعوا أن يتخلصوا من المرض والعته والجريمة وكل أشكال الظلم تطلعوا، بكل حب نحو الفضاء الخارجي |
Güneş, her gün uzaya milyarlarca ton sıcak gaz ve elektrik parçacığı ateşler. | Open Subtitles | تُطلق الشمس بلايين الأطنان من الغازات الحارّة والجسيمات الكهربية نحو الفضاء كل يوم |
Yani yalnızca bir başlangıç yapmak için mi uzaya fırlatıldık? | Open Subtitles | إذن قُدفنا نحو الفضاء الخارجي فقط لنحصل على بداية جارية |
İlki, yer çekimi kuvvetinin su moleküllerinin uzaya uçmadan durmasını sağlamak için gezegen büyük olmalı. | TED | أولاً، يجب أن يكون الكوكب كبيرًا كفايةً بحيث تمنع قوّة الجاذبيّة جزيئات الماء من الطيران نحو الفضاء. |
İşte bu 5 yıllık uzay yolculuğunu değerli kılar. | Open Subtitles | حسنا, هذا سيجعل خمس سنين من الإندفاع نحو الفضاء أمراً يبدو أنه يستحق العناء |
Büyük miktardaki yıldız malzemesi uzaya savruluyor. | Open Subtitles | سحب ضخمة من المواد النجمية تنجرف نحو الفضاء. |
Çünkü ısıyı atmosferde hapsediyor. O olmadan bu ısı uzaya dağılırdı. | Open Subtitles | لإنه يحبس الحرارة في الغلاف الجوي والتي كانت بطريقة أخرى ستُفقد نحو الفضاء. |
Yıldızdan çıkan dalga, dış katmanlarını yırtıp uzaya fırlatıyor. | Open Subtitles | تتموج عبر النجم وتمزق طبقاته الخارجية لتدفعها نحو الفضاء |
uzaya doğru her türlü püskürmenin olduğu uydular vardır. | Open Subtitles | لدرجة تجعلها تعيد تشكيل أسطحها باستمرار أقمار بكافّة أنواع الزغب يتطاير نحو الفضاء |
Çarpışma uzaya milyarlarca ton atık malzeme saçar. | Open Subtitles | فجّر التصادم بلايين الأطنان من الأطلال نحو الفضاء |
Tip 1A süpernova patlaması uzaya trilyonlarca mil mesafeye demir püskürtür. | Open Subtitles | المستعرّات العظمى من النوع ايه وان تفجّر الحديد تريليونات الأميال نحو الفضاء هذا حيثما يأتي أغلب الحديد في الكون |
Yeni yıldızdan doğan güçlü rüzgarlar uzaya doğru patlarlar. | Open Subtitles | الرياح القوية من النجم الجديد تتفجّر نحو الفضاء |
Radyasyon kahverengi cücenin gazlarını uzaya püskürtür. | Open Subtitles | تُفجّر الإشعاعات غازات القزم البنّي نحو الفضاء |
Kuyruklu yıldızımızdan gelen gaz moleküllerini güneş rüzgârı patlatarak uzaya doğru saçar. | Open Subtitles | تفجّر الرياح الشمسية جزيئات الغازات من مذنّبنا نحو الفضاء |
Kuyruklu yıldızın içinde gaz cepleri patlayabilir ve uzaya büyük kayaları fırlatabilir. | Open Subtitles | داخل المذنّب تنفجر جيوبٌ من الغاز وتقذف صخورًا ضخمة نحو الفضاء |
Yani bir bakıma göktaşları, uzaya çıkış yolumuzu çiziyorlar. | Open Subtitles | لذا قد تسحبنا الكويكبات إلى حدٍ ما نحو الفضاء |
Her patlama uzaya doğru bir enerji izi gönderdi. | Open Subtitles | أرسل كل انفجار العديد من الطاقة نحو الفضاء |
Dışarı giden enerjiden daha fazlası içeri girer; ta ki Dünya, Güneş'ten soğurduğu miktarda enerjiyi tekrar uzaya yayacak düzeyde ısınana kadar... | TED | الطاقة الداخلة أكثر من الخارجة، حتى ترتفع درجة حرارة الأرض بما يكفي للإشعاع نحو الفضاء مجددا نفس مقدار الطاقة التي تمتصها من الشمس. |
Pekala, Fry, uzaya çıkmadan önce, personel doktorumuza görünmen gerekiyor. | Open Subtitles | والآن يا "فراي"، قبل أن تمضي نحو الفضاء عليك مقابلة طبيبنا المعيّن. |
Bu resimler kesin olarak gösteriyor ki atmosferimiz sadece Dünya'nın çevresine sarılı değil aynı zamanda uzay boşluğuna da uzanıyor korkutucu bir hızda olduğunu da eklemeliyim. | TED | لذلك هذه الصور تظهر لنا على نحو قاطع أن غلافنا الجوي ليس مثبتاً بإحكام على الأرض فقط ولكنه في الحقيقة يهرب بعيداً نحو الفضاء الخارجي، لربما أضيف، وبمعدل مخيف. |
uzay boşluğuna doğru değil tam zıttına ilerliyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نتحرك نحو الفضاء بل العكس |