Geçen ay Moskova'dan Abu Nazir'den bir telefon geldi. | Open Subtitles | في الشهر الماضي سمعت إتصال أبو نذير من موسكو |
Abu Nazir halka açık yerde, özellikle. | Open Subtitles | حول أبو نذير المكان العام إلى مكان خاص |
8 yıl önce bana Abu Nazir'in başına ödül konduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قبل 8 سنوات أخبرتني أنّ هناك مكافئة للقبض على (أبو نذير). |
Kato'nun kasabada olduğunu duyduğumda, Bunu iyi bir alamet olarak değerlendirdim | Open Subtitles | عندما علمت أن كاتو فى المدينة إعتبرت هذا نذير خير |
Bu kötü bir işaret. Zenciyi, Tobias'ı idam ettiler bile. | Open Subtitles | إنه نذير شؤم, لقد أعدموا بالفعل شخصا أسود يدعى توبيان |
Abu Nazir ele geçirilir geçirilmez, bir ABD Kongre üyesini öldürme planı. | Open Subtitles | خطّة لقتل عضو كونجرس ما أن يتمّ إبعادُ (أبو نذير) عن الساحة. |
Nazir orada saklansaydı, onu bulurduk. | Open Subtitles | إذا كان نذير يختبئ هناك، كنّا سنجدهُ. |
Hoş olmasa da, Abu Nazir'in 6 tane bilinen ortağının kimliğini belirledik. | Open Subtitles | من جهة أخرى، لقد حددت بالفعل نصف دزنة من شركاء (أبو نذير) |
Andy tiyoyu verenin-- Nazir, Nazir, Nazir. | Open Subtitles | اندي ) يظن ) --هذا وقد اخبر عنه ( نذير ) |
Denizkızı müzesi civarında Nazir'i görenler olmuş. | Open Subtitles | ( أحد مخبري لاحظ ( نذير بالقرب من متحف حورية البحر |
O Abu Nazir'in bombacısı, David. | Open Subtitles | هو صانع القنبلة لـ ( أبو نذير) ( ديفيد ) |
O zamanlar Abu Nazir ittifak güçlerine karşı saldırılardan sorumlu kişiydi. | Open Subtitles | لقد كان ( أبو نذير ) مسؤولاً عن تنسيقالهجمات. ضدقوّاتالتّحالففيذلكالوقت . |
- Abu Nazir'le mi? - Sorgulamalarınızda bulundu mu? | Open Subtitles | ( أبو نذير ) - هل كان حاضراً أثناء أي من تحقيقاتك ؟ |
Abu Nazir bu işin kokusunu alırsa kaçar. | Open Subtitles | اذا كان ( أبو نذير ) على ما يبدو فسوف . ندخل على الأمير , ثم يختفي |
Eğer para transferini yakalarsak, Nazir'in adamına kadar parayı takip edebiliriz. | Open Subtitles | . اذا أستطعنا أن نتتبّع عملية التحويل فسوف نتمكّن من معرفة عميل . ( أبو نذير ) |
Abu Nazir'in amacı ülkemize bir saldırı düzenlemek. | Open Subtitles | أبو نذير ) , أعرب عن هدفه وهو ) . الإعتداء على بلادنا |
Kato'nun şehirde olduğunu duyduğumda bunu iyi bir alamet olarak değerlendirdim. | Open Subtitles | عندما علمت أن كاتو في المدينة إعتبرت هذا نذير خير |
Bu bir işaret, bu akşam başlayan ihtişamın bir işareti. | Open Subtitles | انها علامة نذير للمجد الذي يبدأ هذه الليلة |
Bu büyük bir.. felaketin habercisidir demek! | Open Subtitles | ما يعنيه هو أن ذلك نذير كارثة وشيكة كبيرة. |
Evert. Ben The Omen'e gidebiliriz diye düşünüyordum | Open Subtitles | نعم لقد كنت افكر من الممكن نذير النحس؟ |
Bering Denizinde bir yerde, yengeç gemisi Harbinger'da. | Open Subtitles | مكان ما في بحر بيرنغ، على متن السفينة كرابينج نذير. |
Şu an artık Nadir Khadem'in cinayetiyle ilgili resmi teorinin sadece bir uydurma olduğuna inanıyorum.. | Open Subtitles | أعتقد الآن أن النظرية الرسمية المتعلقة بمقتل نذير خادم في الحقيقة خاطئة |
Hele de felaket habercisi olması düşünülemez bile. | Open Subtitles | وبالتأكيد واحد لا يوثق به على أنه نذير موت |
Kötü şans getirir. Bana falcım söyledi. | Open Subtitles | هذا نذير شؤم قدراتى الروحانية تخبرنى بهذا |
Bak bir zamanlar savaştığın şeye binmen iyiye işaret değildir. | Open Subtitles | إنه نذير شؤم لإستخدام الذي حاربا ضدّه، أتعلم |
Boş park alanında yürürken, orası ben nasıl hissediyorsam aynen öyle görünüyordu kıyamet sonrası bilim kurgusu gibi.* | Open Subtitles | كما مشينا عبر مواقف السيارات الفارغة ، بدا تماماً كما شعرت نذير شؤوم. |
Genç anne durumu dışında, şenlik ateşi bizim ailede şanslı bir işaretti. | Open Subtitles | جانب من مراهقة أمي الشعلة كانت نذير حظ في عائلتي |