"نرتديها" - Traduction Arabe en Turc

    • giydiğimiz
        
    • giyiyoruz
        
    • takıyoruz
        
    • takarız
        
    giydiğimiz giysilerle, yaptığımız makyajla. TED بالملابس التي نرتديها وبمساحيق التجميل التي نضعها.
    Bu yolla giydiğimiz kıyafetler diplomatik hafif gücün harika bir illüstrasyonu olabilir. TED وبهذه الطريقة، فالملابس التي نرتديها يمكن أن تكون تجسيدا واضحًا للقوة الدبلوماسية الناعمة.
    giydiğimiz şeyler bizim görünüşte birbirinden tamamen farklı olan kültürlerimiz arasında bir köprü oluşturabilir. TED الملابس التي نرتديها يمكن أن تُشكِّل جسورًا بين ثقافاتنا التي تبدو متباينة.
    Aynı pamuklu üniformaları giyiyoruz... üzerlerinde oda arkadaşı yazan. Open Subtitles وهذه الملابس التى نرتديها ستنبه الجميع اننا سجناء
    Eski kostümlerinden birkaçını bulduk. İki üç ayda bir gelip bunları giyiyoruz falan işte. Open Subtitles وجدنا بعض من ازيائه القديمة و كنا نأتى الى هنا كل بضعة شهور و نرتديها ونمرح
    Bayan Docherty ile ben evde bunları takıyoruz. Open Subtitles هذه نرتديها أنا وزوجتي في المنزل
    Onları sadece Obama geldiğinde takıyoruz. Open Subtitles نرتديها عندما يكون أوباما هنا فقط
    Sana gümüş bilezik getirdim. Bunu sadece okulda takarız. Open Subtitles لقد اشتريت هذا السوار الفضي اليوم تماماً مثل التي كنا نرتديها في المدرسة
    Kullandığımız eşyaların, giydiğimiz kıyafetlerin içinde yaşadığımız evlerin davranışlarımıza, sağlımıza ve hayat kalitemize doğrudan etkisi var. TED الاغراض التي نستخدمها، الملابس التي نرتديها المنازل التي نعيش فيها، كلها لديها اثر عميق على تصرفاتنا، صحتنا ونوعية حياتنا.
    Yüzlerimiz olarak giydiğimiz maskelerden bahsediyor. Open Subtitles انه يتحدث عن الاقنعة التي نرتديها كاوجه ...
    Ne giydiğimiz önemli değil. Open Subtitles لا يهم ما نرتديها.
    Yasayı çiğnememiş ve çarşafımı tutmuştum. -Suudi Arabistan'da evi terk etmeden önce giydiğimiz siyah çarşaf- Aynı nedenle hapiste olan mahkumlar bana çıkarmamı söylediler, fakat her seferinde masumiyetimden emin olduğumu söyledim, "Hayır, bugün çıkacağım." TED لم أخالف القانون، لذا فمازلت في عباءتي - وهي عباءة سوداء نرتديها في السعودية قبل ان نغادر منازلنا - وجميع المسجونات الأخريات ظللن يطلبن مني أن أخلع العباءة، ولكني كنت متيقنة من براءتي، لذا ظللت أقول، "لا داعي، فأنا سأغادر اليوم."
    Ve Makselerimiz olarak giydiğimiz yüzlerden. Open Subtitles ! والاوجه التي نرتديها كاقنعة
    (Alkışlar) (Seyirci: Size şunu sormak istiyorum; emniyet kemeri taktığımızda bunu yalnızca can kayıplarını önlemek için değil, birçok ağır yaralanmayı da engellemesi için de takıyoruz. TED (تصفيق) الجمهور : أردت فقط أن أطلب منكم ، عند ارتداء حزام الأمان نحن لا نرتديها فقط لمنع الخسائر في الأرواح ، كما انها لمنع الكثير من الاصابات الخطيرة.
    Bazılarını takarız çünkü altında ne olduğuyla yüzleşmeyi kaldıramayız ya da başkasının öyle olmamıza ihtiyacı olduğu için takarız. Open Subtitles "وبعضَ الأقنعة نرتديها لأنّنالانستطيعمُواجهة.." "ماتحتُها حقّاً." "أو لأنّه مايُريدُنا شخصاً بأن نصبُح عليه."
    Ve bazı maskeleri gizli kalma umuduyla takarız. Open Subtitles "وبعضُ الأقنعة نرتديها لأنّنا نُريدها أن تُخفي ما خلفُها دائماً."

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus