Sürekli olarak doğru olduğunu sandığımız şeyi tekrar düşünmek ve yeniden tanımlamak zorunda kalırız. | Open Subtitles | باستمرار يكون علينا إعادة التفكير في ماكنا نظنّه صحيحا... ونعيد تعريفه. |
sandığımız şeyi değil de gerçeği kabul etmeye razı oldukça... | Open Subtitles | كلما كنّا مستعدين أكثر لتقبل الحقيقة... وليس ماكنّا نظنّه... |
Bu senin, bizim düşünmemizi istediğin şeydi ta ki kimsenin umrunda olmadığını görene dek. | Open Subtitles | -أقلّها، كان ذلك ما وددتنا أن نظنّه ، حتى أدركت عدم اكتراث أحدٍ. |
Hayır, hayır. Bu tam olarak düşünmemizi istediği şey. | Open Subtitles | لا، لا، هذا بالضبط ما يريدنا أن نظنّه. |
Deniz orospusu. Sana tam uyacağını düşündük. | Open Subtitles | البحر غادر نظنّه سيكون ملائماً لك |
- Ona engel olmak istedigini düsünüyoruz. | Open Subtitles | -لأنّنا نظنّه يحاول إيقافه |
Haberin yazarının hala orada olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | كاتب القصة، نظنّه لازال هناك. |
Yani Sheldon, sinir biliminde her zaman başka bir yerde olduğunu sandığımız bir şeyi beynin başka bir tarafında buluyoruz. | Open Subtitles | أتعلم يا (شيلدن) في مجال علم الأعصاب نحن دائمًا نجد شيئًا ما بمنطقة من الدّماغ كنّا نظنّه بمنطقة أخرى تمامًا. |
Tabii... Tabii sandığımız kadar kafamız çalışıyorsa. | Open Subtitles | إن كنا بالذكاء الذي نظنّه |
Çünkü Henry telefonunu koltuklardan birinin altına saklamış. Boston'a gittiğini düşünmemizi istemiş. | Open Subtitles | لأنّ (هنري) خبّأ هاتفه تحت أحد المقاعد أراد أنْ نظنّه ذهب إلى "بوسطن" |
Florida'daki Canaveral limanına doğru gidecekler, biz de öyle düşündük. | Open Subtitles | - فلوريدا". ذلك ما نظنّه أيضًا. |
-Evet, biz de öyle düşündük. | Open Subtitles | -أجل، هذا ما نظنّه |
Büyükbabam da Belle ile geldi. En azından öyle olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | عاد جدّي مع (بِل) أو هذا على الأقلّ ما نظنّه |