Şimdi Bay Walker, nasıl oluyor da aynı anda iki yerde olabiliyorum? | Open Subtitles | الآن سيد ووكَر، كيفَ يُمكنني أن أكون في مَكانين في نفسِ الوَقت؟ |
Hatta seninle aynı koğuşta kalmak bile istemiyorum. | Open Subtitles | لا أُريدُ حتى أن أكونَ في نفسِ الغرفَة معَك |
Ben senden şerefini tehlikeye atmanı istemiyorum, seninle aynı dünyada yaşamadığımızı söylüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أطلبُ منكَ أن تقبلَ التسوية مع نفسِك أنا فقط أقول أننا لسنا جميعاً نعيشُ في نفسِ العالَم الذي تعيشُ فيه |
Seninle aynı odada olmayı seviyorum rahibe. | Open Subtitles | أُحبُ أن أكونَ في نفسِ الغُرفةِ معكِ أيتها الأُخت |
Ben de aynı şeyi yapmak istiyorum... organlarımı bağışlamak. | Open Subtitles | حسناً، أُريدُ فِعلَ نفسِ الشيء أتبرَّعُ بأعضائي |
Çocuklarımıza farklılıkları bu kadar gösteriyor olmamız da ayrımcılık tohumlarını ekmekle aynı olmuyor mu? | Open Subtitles | ألا يُؤدي جعلَ أطفالنا مُدركينَ جداً للاختلافات إلى زرع نفسِ بذرة التفرُّق؟ |
Ah, sanırım az önce ikimizin de aynı frekansta olduğumuzu varsayıp çok büyük bir hata yaptım. | Open Subtitles | أعتقد أنني قدمت نفسي بشكل سيء عندما كنا على نفسِ الموجة |
Ayrıldıktan sonra aynı anda birleşmeliyiz. | Open Subtitles | بِما أننا إنقسمنا فلابُد علينا مِن العوده فى نفسِ الوقت. |
Kötü bir şey olduğunda her zaman aynı yere kaçıyorsun. | Open Subtitles | ...دائماً تجلس لوحدك في نفسِ المكان كل مرةٍ تشعر بالإحباط |
İkisi de beş gün arayla aynı zengin mahallede gerçekleşmiş ikisinin de tarzı aynı. | Open Subtitles | كلاهما اخذا المكانَ ضمن خلال الخمسة الأيام الأخيرة في نفسِ الحي الغالي كلاهما بنفس الوقائع |
Ev anahtarınızı da aynı anahtarlıkta mı tutuyorsunuz acaba? | Open Subtitles | هل تبقي مفاتيحَ المنزل في نفسِ سلسلة المفاتيحِ؟ |
aynı işi yapıyor. aynı şirket için çalışıyor! | Open Subtitles | .هو لديهِ نفسُ العمل .هو يعملُ في نفسِ الشركة |
Bak, bunun kolay olmadığını biliyorum, ama ikimiz de burada aynı taraftayız. | Open Subtitles | إسمع ، اعلم أن هذا لم يكن سهلاً لكن كلنا في نفسِ الجانبِ هنا |
Sonra tüm kitle aynı yöne uçuyor, o kişiyi takip ediyor | Open Subtitles | و كتلة تتبعه في نفسِ الإتجاه, تتبع ذلكَ الشخص. |
aynı bankaya ait olan bir emanet hesabında aynı gün, aynı hesapta harcama yapılmış. | Open Subtitles | من حسابٍ جديد في نفسِ المؤسّسةِ أنفق ذلك اليوم نفس الكمّيّة. |
Seninle aynı soruna sahip değiliz. | Open Subtitles | الأمر ومافيه، أننا لانعاني من نفسِ المشكلة. |
aynı yerde yaşadığımız için, her gün buraya geliyor. | Open Subtitles | إنها تأتي إلى هنا كل يوم .. لأننا نعيش في نفسِ المنطقه |
Charles, at ile aynı madalyayı alıyor. | Open Subtitles | تشارلزحصلَ على نفسِ الوسام الذيّ حصل عليه الحصان. |
1998 yılında, her iki ekip de bağımsız olarak aynı sonuca ulaştı. | Open Subtitles | في عام 1998 توصلَ الفريقان بشكلٍ منفصلٍ إلى نفسِ الإستنتاج |
Her salı gecesi karısı briç oynarken gittiği aynı yerde. | Open Subtitles | في نفسِ المكانِ الذي يتواجدُ فيه كلَّ يوم ثلاثاءٍ بينما تلعبُ زوجتهُ لعبة الورق |