Her akşam tam olarak aynı saatte başlıyorlar ve tam olarak aynı yerlerde oluyorlar. | TED | أنهم يبدأون في نفس التوقيت كل مساء وفي نفس الموقع بالضبط. |
Yarın akşam o zaman. Bu yoldan, aynı saatte. | Open Subtitles | ليلة الغد إذن على طول الطريق , نفس التوقيت |
Kendimi bildim bileli dedem doğum günümü hep aynı saatte kutlar. | Open Subtitles | بهذة المناسبة كل سنة مع جدى . فى نفس المكان و فى نفس التوقيت |
Sana kur yapmaya geldim. Her gün aynı saatte yaptığım gibi. | Open Subtitles | لقد جئت لمغازلتك كما أفعل في نفس التوقيت كل يوم |
Her gün aynı saatte uyanır, aynı saatte TV izler. | Open Subtitles | يستيقذ فى نفس التوقيت كل صباح يشاهد التلفاز فى نفس التوقيت كل صباح |
Haber edinme seçeneklerimiz genel konularda yayın yapan birkaç dergi, olan biteni aktaran gazeteler ve güvenilir habercilerin her akşam aynı saatte verdikleri haberleri yayınlayan 3-4 televizyon kanalıyla sınırlıydı. | TED | كانت الخيارات محدودةً ببضع مجلات المصلحة العامة وصحيفة السجلات وثلاث أو أربع شبكات تلفزيونية حيث يقوم مذيعوا الأخبار الموثوقون بنقل الأخبار في نفس التوقيت المعتمد من كل مساء. |
Ben bir katırım, her bir sabah aynı saatte kalkarım, ter dökerim, emek harcarım, ite kaka uğraşmam gerekir. Ama bu katır halimle bile, | TED | أنا عنيدة، والطريقة التي ينبغي أن أعمل بها هي أن عليّ أن أستيقظ في نفس التوقيت يومياً، وأن أعمل بجد وعرق وأنطلق عبرها بكل ألم. لكن حتى، في عنادي، |
Yarın aynı saatte onları buraya getir. | Open Subtitles | أحضرهم إلى هُنا غداً ، نفس التوقيت |
aynı saatte. Tamam mı? | Open Subtitles | فى نفس التوقيت, حسناً ؟ |
Yarın aynı saatte? | Open Subtitles | نفس التوقيت غداً؟ |
Yarın gece aynı saatte mi? | Open Subtitles | في نفس التوقيت غدا مساء؟ |
aynı saatte yemek yer. | Open Subtitles | يأكل فى نفس التوقيت كل يوم |
Haftaya aynı saatte değil mi, Marge? | Open Subtitles | نفس التوقيت الأسبوع القادم، (مارج)؟ |
aynı saatte. | Open Subtitles | نفس التوقيت. |