Şimdi bu filmi izleyince, yine aynı şeyi yapmak isterdim diye düşünüyorum. | Open Subtitles | الآن وأنا أرى الفيلم, أود أن أفعل نفس الشيء بالضبط مرة أخرى. |
Şimdiye kadar beş insanı görüntüledik, ve aynı şeyi bulduk. | TED | قمنا بوضع خمسة اشخاص فيه حتى الآن، وبالفعل ، وجدنا نفس الشيء بالضبط. |
Düşünürler ve filozoflar, hepsi de aynı şeyi söylüyor: | Open Subtitles | المفكرين والفلاسفة كل منهم يقول نفس الشيء بالضبط |
Maymunlar da aynı şeyi yaptı, fareler de. | Open Subtitles | القردة فعلت نفس الشيء بالضبط و الفئران كذلك |
Bu çok güzel bir haber ama sorun şu ki beni sana gönderen adam da aynı şeyi söylemişti. | Open Subtitles | حسنا، هذا سيكون نبأ عظيم، ولكن المشكلة هي، الرجل الماضي قال لي نفس الشيء بالضبط قبل أن ينقل لي أكثر لك. |
Yerinde kim olsa aynı şeyi yapardı. | Open Subtitles | أي شخص في مكانك كان سيفعل نفس الشيء بالضبط |
Afganistan'da, felaketle yüzleşince, politikacılar orada da tam olarak aynı şeyi yaptılar. | Open Subtitles | ولمواجهة الكارثة في أفغانستان فعل السياسيون نفس الشيء بالضبط |
Saniyeler önce Ted,Rega'a aynı şeyi söylüyor. | Open Subtitles | تيد يقولون نفس الشيء بالضبط لريغان ثانية في وقت سابق. |
İlk olarak farkederdiniz ki birileri de sizinkiyle aynı şeyi ya da çok benzer bir şeyi, listesine yazmış.. | TED | عند نقطة معينة ، سوف تدركون أن شخصا لديه نفس الشيء بالضبط ، وهذا التقاطع الاول او شيء على القائمة متشابهٌ جداً مع شيء في القائمة الخاصة بك. |
Orkestra şefi olan arkadaşım Marin Alsop'a bundan bahsettiğimde, "Tabii ya, müzik hocam da tam aynı şeyi söyledi" dedi. | TED | و أخبرت صديقتي (مارين ألسوب)، قائدة الاوركسترا، التي ردت قائلة، "نعم، حسنا، لقد قال لي مدرس الموسيقى نفس الشيء بالضبط. |
Bir hafta önce ben de aynı şeyi söylerdim. | Open Subtitles | وقبل أسبوع، كنت لأقول نفس الشيء بالضبط. |
Büyük bir Moğol general de birkaç yüzyıl önce tam olarak aynı şeyi yapmıştı. | Open Subtitles | A المغول الجنرال العظيم فعل نفس الشيء بالضبط قبل بضعة قرون. |