"نقاء" - Traduction Arabe en Turc

• saflık
• saflığı
• saflığını
• safım
• saflığıyla

Gösterişsizlik, elementer uyum ve saflık. Zen bahçesinin unsurları buydu.
‫بساطة، تناغم بين العناصر، نقاء ‫هذا ما يجعلها حديقة هدوء

Tam bir foliküler saflık için en ideali fil dişidir, hem böylece hala zengin olarak da görünebilirim.
العاج هو الطريقة الوحيده للحصول على نقاء حقيقي و تمثيل نفسي كشخص ذو جاه

Başkaları için absürd olabilir ancak Cha Chi Soo için, bu saflık oluyor.
قد يكون ماك جانغ للآخرين ولكنه لتشي سو هو نقاء

Ona kasvet ihtişamı... yalnızlık vasfı... şeytan saflığı... ve acı cennetini talkin et.
أغرس فى داخله عظمة الحزن السوداوى ألوهية الوحده و الوحشه نقاء الشر

Çölün saflığı bende her zaman ilgi uyandırmıştır. - Kavurucu rüzgar ve alabildiğine boşluk.
لطالما تخيلت نقاء الصحراء، ورياحها الساخنة والمساحات الشاسعة.

Silah kullanılmaması karakterin saflığını sembolize ediyor.
عدم إستخدام السلاح يرمز إلي نقاء السخصية الخالص

Ve Rama onun saflığını birkez daha sorguladı.
وطلب منها أن تثبت لها نقاء واحد مزيد من الوقت

Biliyorsun ki ben çok daha safım
انت تعرفين انني اكثر نقاء بكثير

Kesinlikle ondan kuşku duyuyor, um, saflık.
انه يشك الواضح لها ، أم ، نقاء.

Kanımızdaki saflık ile kutsanmayanları neden yargılıyoruz diyenler.
لماذا حكم على أولئك الذين لا المباركة مع شركائنا نقاء الدم"

Kenny, Kensana'daki saflık derecesinin oldukça yüksek olduğunu duydum
"(يا (كيني) كم درجة نقاء الذهب في (كنسانا" سمعت أنها رائعة, وماذا عن عينات الذهب؟

Contillix'in sunucularına sızdım tam da Nate'in önerdiği gibi ve Madsen'in altınına ortalamanın altında saflık oranı verdim.
حسناً، عن طريق إختراق مُزوّدات (كونتيليكس)، مثلما إقترح (نيت)، وإعطاء ذهب (مادسن) نسبة نقاء أقلّ من سعر التعادل،

Burada biraz üzerinde gezinen saflık ve bir tür parıltı var.
نقاء ونوع من التوهج قادم لك

saflık imtihanı yaptılar.
كان هناك اختبار نقاء.

Bilirsin, Bir kadınla sahi olabileeğin bir tür hayvan saflığı var.
هناك نوع نقاء الحيوان وجدت أن تقبيل الموت امرأة.

Yıkıcı, hilekâr murdar ve kötücül olan, senin sevginin saflığı ve ışığıyla sindirilsin ve temizlenip gitsin.
المدمر، المخادع النجس، الغير مقدس، فليطهر ويرحل عنها من نقاء ونور حبك

Kumlar bittiğinde saatin içindeki güç tüm saflığı ile ortaya çıkacak.
عندما تنفذ الرمال القوة التى بداخلها ستتدفق بأعظم نقاء

Bunun dışında ruhunun saflığını korumada mısın?
هل حاولت بطريقة أخرى أن تحافظي على نقاء وطهر روحك

Onca turne ve albüm müziğin saflığını bozuyor.
..كل أمور الجولات الموسيقية والألبومات تفسد نقاء الصوت

Masum bir kızın saflığını şeytan oyuncağı haline getirdiler. Ben yapmadım.
لقد حوّلت نقاء فتاة بريئة إلى دُمية يتلاعب بها الشيطان

sanatsal ifadenin saflığıyla rekabet ediyor.
نقاء وطهارة التعبير الفني