yağma yoktu, kimse yerlerde sürüklenmedi, cinayet yoktu, suç işlenmedi. | Open Subtitles | ،حيث لم يكن هناك نهب ولم يتم سحل أحد بالشوارع |
- Ama Harold'u kullanmaya başlayınca hazineyi yağmalama imkanına kavuştu. | Open Subtitles | عن المشردين و لكن انتهى بها الأمر لتستخدم هارولد لكي يكون بإمكانها نهب الكنز |
Ancak ilginç olan şey Culloden'i izleyen yıllarda Klan reislerinin malikânelerinin talan edilip satılması. | Open Subtitles | ولكن الشيء المثير للاهتمام أنه في السنوات التي تلت المعركة تم نهب وبيع عقارات مشايخ العشائر |
Burası, hırsızlar tarafından alt üst edilmiş gibi görünmeli. | Open Subtitles | يجب أن يبدو هذا المكان وكأنه نهب من قبل اللصوص |
Interface'i çalıştırma yöntemim yağmacının yöntemiydi benim olmayan bir şeyi yağmalamak ve yeryüzündeki her yaratığa ait olan bir şey ve kendime dedim ki aman Tanrım bunun yasa dışı olduğu gün gelmeli yağmaya izin verilmediği gelmeli. | Open Subtitles | الطريق الذي سلكته في إدارة الواجهة إنه من طرق المحتالين نهب تلك الأشياء التي لا تخصني |
Bermuda'da beş gemi yağmaladı. | Open Subtitles | 'لقد نهب خمسة سُفن من 'برمودا. |
Yani bu gece yaşanılan her şey, yağma, karartma, hepsi teröristler yüzünden mi? | Open Subtitles | إذاً كل ما حدث لنا الليلة من نهب وهذا الظلام، كله بسبب الإرهابيين؟ |
yağma vaadiyle orduları savaş alanında tutabilmek üzere planlanmıştı. | Open Subtitles | هذه الحرب كانت بمثابة عملية نهب منظمة ولكى تظل الجيوش مسيطرة على كل شئ |
Şu an aldığımız bilgilere göre doğu yakasında aralıklı olarak yağma vakaları görünmekte. | Open Subtitles | الموافقة، نحن نُصبحُ الآن التقارير الغير مؤكّدة متقطعةِ نهب في المُدنِ على طول الساحل الشرقي. |
Bağdat'ta yağmalama yakında sonlandırılacak şehre büyük bir düzen ve organizasyon verilecek. | Open Subtitles | نهب بغداد سرعان ما تحول في تدمير المدينة على نطاق واسع العنيفة والمنظمة. |
Yemekler dışında mağzalarda yağmalama olmayacak. | Open Subtitles | لا نهب من المتاجر، وبصرف النظر عن الطعام. |
Frollo halkımıza zulmetti, ve şehrimizi talan etti. | Open Subtitles | فرولو اضطهد شعبنا و نهب مدينتنا |
Pfeffer'in ofisi alt üst edilmiş. Dosyaları da kayıp. | Open Subtitles | تم نهب مكتب فيفر، ووالملفات في عداد المفقودين. |
Bu çok ironik işte, evleri yağmalamak için yangın çıkartırken bunu hesap etmeli. | Open Subtitles | حسنا، هذا المفارقات ، النظر كنت وضع حرائق ل نهب المنازل. |
Orklar Moria'yı yağmaladı kutsal mekanlarımızı kirletti. Elfler her şeyi gördü ve bir şey yapmadı. | Open Subtitles | نهب "الأورك" خيرات "موريا" وانتهكوا قاعاتنا المقدّسة، بينما لم يحرّك الجنّ ساكنًا |
Kapkaç yaptılar ve kadın da bunu polislere söyleyecekti. | Open Subtitles | لقد قاموا بعملية نهب وهي كانت ستخبر الشرطة |
Çoğunluk kan ve dehşet olur ama.. Bu sefer sadece eski usul hırsızlık. | Open Subtitles | عادة يكون هناك دماء وبعض من الرعب فقط عملية نهب اعتيادية |
Evet, Mobile'deki büyük, pislik, toprak yağmalayan hayvan karşıtı, para didikleyen şeytani bir hukuk bürosunda çalışıyor. | Open Subtitles | نعم إنه يذهب إلى موبيل للعمل قذر قبيح نهب للأرض ضد الحيوانات يسعى للبحث عن الأموال |
Düşünüyorum da sonunda kötüler Auradon'u işgal ettiğinde herşeyi yağmalayıp herkesi şatodan atacaklar. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر, كما تعلمين عندما يغزون الأشرار أورادون ويبدأون في نهب |
Şehri yağmalamayı ve hepsini doğramayı tercih ederim. | Open Subtitles | بل أفضلُ نهب المدينة وذبح أنعامها |
amerikan birlikleri ne zaman içeri girdi ,yağmalamaya başladı. | Open Subtitles | عندما كانت القوات من الولايات المتحدة دخلت في العاصمة ، وشرعوا في نهب. |
Biz hergün hırsızlık , gasp, tecavüz gibi olaylar duyuyoruz... | Open Subtitles | كل يوم نسمع عن سرقة ، نهب وخطف واغتصاب.. |
soygun süsü verildiğini duyunca benim yaptığımı sandın. | Open Subtitles | وسمعت انه عمليه نهب, و أنت تعتقد اني قتلته. |
Son olarak da 1 Ekim'de, yenilenmiş bir ev, henüz aile taşınamadan yağmalandı. | Open Subtitles | ،وتخريبهما بالكامل من الداخل وأخيراً في 1 أكتوبر تم نهب منزل تم إصلاحه حديثاً قبل أن تنتقل العائلة للعيش فيه |