O halde bunun bir tür hapishane olarak mı inşa edildiğini düşünüyorsun, doktor? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه قد تم بناء هذا ليكون نوعاً من السجن، يا دكتور؟ |
Diğer insanlarla uğraşmak hiçbir kurallar setinin içeremeyeceği bir tür esneklik gerektirir. | TED | فالتعامل مع الاخرين يتطلب نوعاً من المرونة لا يمكن لاي حزمة من المقايس ضبطها او ان تشملها |
Bu merak aynı zamanda bir tür yorumlama cömertliğine de neden olabilir. | TED | وهذا الفضول يمكن أن يخلق نوعاً من كرم التفسير. |
NN: bir nevi eşzamanlı bir arayüz kullanımıydı, konuştuğun ve işaret ettiğin zaman ve bir bakıma çoklu kanal kullandığın zaman. | TED | نيكولاس: كان نوعاً من التفاعل المتزامن، عندما تتكلمون و تشيرون و لديكم، إن أردتم قنوات متعددة. |
Kanıtlar ateşin kaynağının bir çeşit zippo tarzı bir çakmak ile başladığını gösteriyor. | Open Subtitles | تشير الدلائل إلي أن مصدر الإشعال كان نوعاً من الولاعات من النوع المتقض. |
Death Drive Budistçe bir sonsuz bir barış için çabalama ...uğraşı falan değildir. Hayır! | Open Subtitles | دافع الموت ليس نوعاً من السعي البوذي لإفناء الذات |
Garip ve nadir bir büyü hakkında bir şeyler okudum. | Open Subtitles | وقرأتُ شيئاً غريباً عن نوعاً من السّـحر النّـادر. |
Kafasında saçında bir çeşit takı vardı, tarak gibi bir şey. | Open Subtitles | انها تمتلك نوعاً من الحلي في شعرها مثل المشط |
Bu yüzden bir çoğumuz bir tür felaket tellallığından muzdaribiz, çok fazla çöküş pornosundan uyuşmuş durumdayız. | TED | الكثير منا يعاني نوعاً من التعب من نهاية العالم، نصبح شيئاً فشيئاً مخدرين من الانهيار القادم. |
Dediğim gibi, mastodon bir tür fil. | Open Subtitles | كماكنتأقول، الماستودون هو نوعاً من الفيلة |
bir tür hayasızlık, bir tür muhalefet, ...görmüyor musunuz? | Open Subtitles | نوعاً من السخرية و المهانة ألا تظنين ذلك ؟ |
Eğer içinin derinliklerinde... biraz ezilmişsen ve umutsuz bir romantiksen... bir tür aşk delisi çılgın... birisi oluyorsun. | Open Subtitles | فإذا كان في الأعماق القليل من القمع والرومانسية اليائسة فيصبح نوعاً من |
Askeri timlerde bir tür geleneğimiz var. | Open Subtitles | عندنا نوعاً من التقليد العسكرى عند تنفيذ العمليات |
Bu boyuttaki varlıkları bir tür hafıza düzensizliği yaratır. | Open Subtitles | وجوده في بعدنا يسبب نوعاً من اضطراب زماني مكاني |
Ama sanırım davetsiz misafirler için bir tür uyarı. | Open Subtitles | لكن أعتقد أنها نوعاً من التحذير الموجه للمتطفلين |
- Tamam, ama bunun bir sohbetten ziyade bir tür disiplin hareketi olduğu belli. | Open Subtitles | حسناً أستطيع أن أن أعرف أن هنالك نوعاً من رد الفعل و هو أن لا نتحدث |
Okul kütüphanemde deney yaparkenki sakin resmim sıradan gibi görünebilir, ancak benim için bir nevi ilham kaynağı. | TED | لعل صورتي هذه في تجربة بمكتبة مدرستي تبدو عادية، لكن بالنسبة لي، فهي تمثل نوعاً من الإلهام. |
Ve aslında, İmparatorluğun genişlemesini bir nevi uzun, yorucu, askerileştirilmiş bir alışveriş çılgınlığına benzetebilirsiniz, gerçekten. | TED | في الحقيقة, بإمكانكم القول بأن التوسع في الإمبراطورية كان نوعاً من متعة التسوق العسكري البعيد الهادئ , حقيقةً. |
Çünkü bugünün astronomları, güçlü teleskoplarını gökyüzüne çevirerek, bir avuç aydınlatıcı fotonu tüm çıplaklığıyla yakalayabildiler -- milyarlarca yıldır yolda olan bir çeşit kozmik mesaj. | TED | لأن فلكيو اليوم بتوجيه تليسكوباتهم القوية الى السماء قد التقطوا كمية من الفوتونات المليئة بالمعلومات الصارخة نوعاً من البرقيات الكونية تستغرق بلايين السنوات في التنقل |
Bu çok da ilginç bir şey ama yine de bunun bir çeşit düşüşü temsil ettiğini düşünmesi kolay. | TED | و إنه لشيء مثير للإهتمام، ولكن من السهل الظن أن الرسائل النصية تمثل نوعاً من التدهور |
Sadece bu yıl 67 kuş türü gözlemledim. | Open Subtitles | كتبت فيها بمفردي 67 نوعاً من الطيور هذا العام |