Biliyorum ki cinsiyet objektifini güncel müfredata dahil etmenin önemini görecekler. | TED | وأعلمُ أنهم سيرون قيمة دمج عدسة نوع الجنس في المناهج الحالية. |
Bütün işi ben yaparken sen de bana cinsiyet zarfını getirsene. | Open Subtitles | بينما أقوم بكل العمل لماذا لا تحضري لي ظرف نوع الجنس |
Yani benim sanat eserlerim, kimlik ve lisan ile ilgili, nasıl göründüğümüz veya nereden geldiğimizle, cinsiyet, ırk, sınıf ile ilgili genel varsayımlara karşı çıkmakla ilgili, | TED | إن فني هو حول الهوية و اللغة و تحدي الافتراضات الشائعة استناداً إلى شكلنا و مسقط راسنا أو نوع الجنس أوالعرق أوالطبقة. |
Bir iş arkadaşım var. Dönüşümlü olarak cinsiyet sosyolojisi dersi veriyoruz. | TED | لدي زميلة، ويُدرّس كلينا مقرر علم الإجتماع حسب نوع الجنس بتناوب الفصول الدراسية. |
cinsiyete dayalı şiddet hikayelerinde bile erkekler büyük bir alanı | TED | حتى في قصص العنف القائم على نوع الجنس. يحصل الرجال على الأغلبية الساحقة من المساحة المطبوعة |
Yani, cinsiyeti erkeklere görünür yapmak, erkekleri cinsiyet eşitliğini desteklemeye çekmenin ilk adımıdır. | TED | إذاً، جعل نوع الجنس مرئياً بالنسبة للرجال هي أول مرحلة لحث الرجال على دعم المساواة بين الجنسين. |
Toplumsal cinsiyet bir kişinin toplumda kendini nasıl gösterdiğidir. | TED | نوع الجنس هو كيفية تقديم الأشخاص أنفسهم إلى المجتمع. |
Bizler evrimleştik, fakat cinsiyet konusunda fikirlerimiz bana pek evrimleşmiş gibi gözükmüyor. | TED | لقد تطورنا؛ لكن يبدو لي أن أفكارنا حول نوع الجنس لم تلتحق بالركب. |
Hem erkek ve kadın için, cinsiyet konusu direkt olarak sizi bir direnişle karşı karşıya getirtebiliyor. | TED | سواء للرجال أو النساء، الحديث عن نوع الجنس يجابه أحيانا بمقاومة فورية. |
Bir çok erkeğin cinsiyet hakkında aktif olarak düşünmemesi cinsiyet probleminin bir parçası. | TED | لأن العديد من الرجال لا يفكرون بجدية في نوع الجنس أو يلاحظونه هو جزء من مشكل نوع الجنس |
cinsiyet dünyayı tecrübe edişimizi boyuyor. | TED | نوع الجنس يؤثر على طريقة اختبارنا للعالم. |
Bir düşünsene, hiç kimse senin gibi cinsiyet ve ırkı kesiştirmemiş, böylesine üstünlüğe ve denetime sahip olmamıştı. | TED | عندما تفكرين في الأمر، لم يكن هناك أحدًا قد تخطى نوع الجنس والعرق مثلك، هيمنتك وامعانك. |
Y kuşağı, cinsiyet eşitliğini savunuyor. | TED | يدعمُ جيل الألفية المساواة بغض النظر عن نوع الجنس. |
Cinsellik ise aşk, cinsiyet ve aile ile ilgilidir, cinsel ilişki ile değil. | TED | والهوية الجنسية هي عبارة عن نوع الجنس وعن الأسرة وليس العلاقة الجنسية. |
Erkeksi şeylerden bahsettiğimde ve cinsiyet kurallarına uyduğumda erkeklerin beni takip etmesi çok iyi. | TED | إنه لرائع حقًا أن يتبعني الرجال عندما أتحدثُ عن أمور الرجال وأمتثلُ إلى معايير نوع الجنس. |
Düşüncelerimi ifade ettiğim için üniversite tarafından misilleme, cinsiyet,yaş ve ırk ayrımcılığı. | Open Subtitles | اخذ الثأر من قِبل الجامعة للتكلم بأسمي نوع الجنس ، العرق ، التمييز بين السن |
cinsiyet konuşması kolay bir konu başlığı değil. | TED | نوع الجنس ليس موضوع نقاش بسيط. |
Bu yüzden, bir çocukla cinsiyet hakkında konuşun. | TED | لذا، تحدّث إلى طفلك عن نوع الجنس. |
Yani bariz cevap, cinsiyet, yetenek ve köken fark etmeksizin, Sierra Leone'deki her çocuğa ücretsiz, kaliteli eğitim vermekti. | TED | لذلك، الحل الواضح هو توفير التعليم النوعي المجاني لكل طفل من أطفال سيراليون، بغض النظر عن نوع الجنس والمقدرة والانتماء العرقي. |
ayrıca kreş gözetmenleri gibi her gün çocuklarla olan kişilerle ilgi grupları kurduk, onlarla konuştuk, cinsiyet farklılığı ve oyun alışkanlıkları ile ilgili bazı hipotezleri doğruladık, bazı ciddi soruları tespit ettik. | TED | كما قمان بتخصيص مجموعة من الأشخاص الذين كانوا مع الأطفال بشكل يومي كالمشرفين على ساحة اللعب، يتحدثون إليهم، تأكيداً بعض الفرضيات، وتحديد بعض التساؤلات الجادة حول إختلاف نوع الجنس ونمط اللعب. |
Ne zaman ki, kabullendikleri cinsiyete ait hormonlar verildi kusursuz görünmeye başladılar. | TED | ولكن ما أن يعطوهم الهرمونات بما يتّفق مع نوع الجنس الذي حددوه يبدون متألقين |