-Kennedy suikastinin özel bir tür araba kazası olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل ترى حادثة اغتيال كيندى على انها نوع خاص من الحوادث |
Kaçırılan kadınların göz yaşlarında özel bir kimyasal madde bulunuyor. | Open Subtitles | قطرات الدموع لتلك النسوة بها نوع خاص من المواد الكيماوية |
Bir topluluğun bir çeşit ortak aklı olarak düşünebilirsiniz, ama çok özel bir tür topluluk. | TED | يمكن أن تفكر فيها كنوع من أنواع حكمة الجماعة و لكن نوع خاص من الجماعات |
Bu, yapısı kendisini tanımlayan özel bir sayı türüdür. | TED | وهو نوع خاص من الأعداد التي تصفها طريقة تركيبها. |
O da benim çok özel biri olduğumu düşünüyordu. | Open Subtitles | وهو أيضا يعتقد بأني نوع خاص من الأشخاص. |
Su eklediğiniz zaman şişerek hacmini belki de bin katına kadar arttırabilen özel bir madde. | TED | إنها نوع خاص من المواد، فعندما تقوم بإضافة الماء، تنتفخ بصورة هائلة، ربما أكثر من حجمها بألف مرة. |
Tepkime sırasında elektrik akımı üreten özel bir tepkime odasında asetik asit denilen başka bir moleküle dönüştürülür. | TED | هناك يتم تحويله إلى عنصر آخر، يُسمّى: حمض الخليك، في نوع خاص من المفاعل يتم إنتاج تيار كهربائي أثناء عملية التفاعل. |
Çünkü, söylediğim gibi, hayatımızı ağlarda geçiriyoruz, ve bu ağlar özel bir yapıya sahip. | TED | لأنه كما قلت إننا نعيش حياتنا في شبكات و هذه الشبكات لديها نوع خاص من البنية |
Bak, sana bu ülkenin sorunun özel bir sorun olduğunu söylememe gerek yok sanırım. | Open Subtitles | أنظر، لا أريد إخبارك بأن هذه الدولة لديها مشكلة من نوع خاص |
Evet, bana çok özel bir adam lazım. | Open Subtitles | نعم ، حسناً ، انه الامر يتطلب نوع خاص من الرجل لان يكون معي |
- Evet. Kuzey Amerika'daki tüm tenis ayakkabılarında kullanılan özel bir tür lastik icat etmiş. | Open Subtitles | أجل، لقد ابتكر نوع خاص من المطاط يستخدم في أحذية لاعبي كرة المضرب |
Kimberly'nin babası çok özel bir hap icat etmişti. | Open Subtitles | مايساعد والد كيمبرلى على التحمل . أقراص من نوع خاص جداً |
özel bir adalet sistemi olan ve özel bir suç işleyen bir adam var. | Open Subtitles | الرجل الذى اقترف جريمه خاصه من نوع خاص وهذا يتطلب نوع خاص من القضاء. |
Ama bu özel bir fırın olacak. Küçük çocuklar için yaş günü pastaları. Bu işte çok para var. | Open Subtitles | إنه نوع خاص جداً بالنسبة لي يحتوي وصفات كعكات عيد الميلاد و الحلويات |
Onu vuran silahta özel bir mermi kullanılmış mı acaba? | Open Subtitles | هل لديك معلومات عن استخدام ذخيرة من نوع خاص بالمسدس الذي أطلق عليه النار ؟ |
Bu olaylı günden sonra seninle aramızda özel bir bağ oluştu, Della. | Open Subtitles | ـ بعد ما حدث بيني و بينكِ يبدو أن بيننا رابطٌ من نوع خاص |
özel bir ışığın filan gerekli olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | سمعت بأن هناك شرط للتعامل مع نوع خاص من الضوء |
Evde özel bir cenaze töreni düzenlememizin sebebi gitmeden önce Manami'ye bir kerecik sarılmak istemesiydi. | Open Subtitles | السبب كان لدينا نوع خاص من الجنازة في منزلنا كان السبب بأنه يريد أخيرا ان يمسك بمانامي بعد ان قد غادرت الحياة |
özel bir dengen olmalı. | Open Subtitles | انت بحاجه ان يكون لديك نوع خاص من التوازن |
-Ah, pekala, o özel biri. | Open Subtitles | اه, حسنا, هو يبحث عن نوع خاص من الناس. |