burada Jim'in ölmeden sadece birkaç hafta önceki hali, göreceğini beklemediği doğum günü partisinde. | TED | هاهو جيم فقط بضعة أسابيع قبل وفاته، يحتفل بعيد ميلاد لم يتوقع أن يراه. |
Bu altı bacaklıdır ve kuyruğu vardır. burada biir çit ve bir ağaç üzerinde . | TED | له ستة سيقان وذيل. هاهو هنا على السياج والشجرة |
İşte orada gidiyor. Şerif, orada. | Open Subtitles | هاهو ذاك أيها المأمور إنه هناك أيها المأمور |
İşte geliyor, bugün pek de yakışıklı. | Open Subtitles | اوباه هاهو قادم ويبدو بصورة جيدة و مخيفة |
Bayan, civarda ki tüm binalara baktık. Hahou Mo izini kaybettirdi. | Open Subtitles | "سيّدتي، لقد فتّشنا المباني المجاورة، ولا أثر لـ (هاهو مو)" |
Olay şu, tatlım birini işe alırken gözlerime ve içgüdüme inanırım. | Open Subtitles | حسناً هاهو الاتفاق عزيزتي انا اعتمد على عيني وحدسي عندما اوظف |
İşte geldi. Bir baca temizleyicisi kadar incesin ama jilet gibisin. Hey. | Open Subtitles | هاهو , يحاول ان يكون لطيفا ولكن بصره حاد |
Kesinlikle. Çocuk 800 aldı. Al sana uşak. | Open Subtitles | طبعا تحتاج ، فقد حصلت على 800 هاهو خادمك |
burada yapay ayağa sahip bir Amerikan vatandaşı ve oğlu var. | TED | هاهو مواطناً امريكياً برفقه ابنه ولديه رجلاً صناعيه |
İşte Amiral Fletcher'in ön raporu burada, efendim. | Open Subtitles | هاهو تقرير الادميرال فليتشر الاولى , سيدى |
İşte burada, dünyanın yeni ağır sıklet şampiyonu, Rocky Balboa. | Open Subtitles | هاهو بطل العالم للوزن الثقيل.. روكى بالبوا |
Size buraya kurduğumuz bekleme bölgesine kadar eşlik edeceğim. Dur, işte orada! Bay Rosso, Lindsay'e bu şansı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | حسناً، الأن، علي فقط مرفقتك أنتظر، هاهو ذا لأعطى ليزني هذه الفرصة إلى أين أنت ذاهب؟ |
Köşeye geliyorduk ki işte orada, tam önümde havada süzülüyordu. | Open Subtitles | لقد كنّا نأخد المنعطف، ومن ثم هاهو يطفو امامي |
Hadi şimdi gidip şu sis canavarını bulalım. İşte orada. | Open Subtitles | الآن دعونا نذهب لنجد وحش الضباب هذا. هاهو. |
Küçük parmak adam seni yakalamaya geliyor. | Open Subtitles | هاهو الرجل الأصبع الصغير آتى لينال منك هممم؟ |
İşte geliyor. İşimizde ne kadar başarısız olduğumuzla ilgili ateşli, küçümseyici bir konuşma. | Open Subtitles | هاهو تعليقٌ آخر متكبر و متعالي يبين كم هي مضجرة وظيفتنا |
Ben Fung Yu-sau. Hahou Mo ile konuşacaktım. | Open Subtitles | "فونغ يو-سو) يتحدّث)، دعني أحادث (هاهو مو)" |
Adam Fung Yu-sau olduğunu söyledi. Hahou Mo'yu istiyormuş. | Open Subtitles | قال أنّه (فونغ يو-سو)، ويودّ محادثة (هاهو مو). |
Senden beklediğim bu. Yapın şu işi. | Open Subtitles | هاهو المسدس وهاهي الكميرا الآن أطلق علي النار |
Teklifim şu... Hemen teklife mi başladı? | Open Subtitles | ما أود أن أقترحه هاهو يقترح منذ البداية ؟ |
- İşte geldi. Bu o. | Open Subtitles | هاهو المكان اللذي قال عنه.سيستعملون نفس الوسائل. |
Mills, likörleri nereye koyuyorsunuz? - İşte geldi. - Durdur. 6 dakika 42 saniye. | Open Subtitles | ميلز , أين تحفظون المشروبات الكحولية؟ هاهو |
Al işte, birisi daha zar zor kazanılan parasını çarçur edip aslında bitkilerin üremesine yarayan şeylere vermiş. | Open Subtitles | هاهو شخص اخر اسرف نقوده التي كسبها بصعوبة و كد على بعض البناتات. |
Bak, arkadaşın Chigasov orda... içki ve sigara muhabbetlerine daldığın kişi. | Open Subtitles | هاهو ذاك اذا الذي يمدك بالسجائر, و بكل ما تحتاج له |