Görünüşe göre iş arkadaşlarından biri Carl ona tanrı bilir hangi konuda çok öfkelendiği ve onu tehdit ettiği hakkında. | Open Subtitles | على ما يبدو ان احد زملائه تقدم بشكوى بعد ان غضب كارل عليها بشكل شديد لسبب تافه و هددها لكن من الجيد |
Danny kızımı bugün tekneyle götürdüğü zaman, onu tehdit etmiş. | Open Subtitles | عندما أخذ "داني" ابنتي في ذلك القارب اليوم هو هددها |
Kolumu kırdı ve onu tehdit etti. | Open Subtitles | لقد كسر ذراعي و هددها |
Ben on yaşındayken babam annemi bir ilişki yaşarken yakaladı ve onu intihar etmekle tehdit etti. | Open Subtitles | عندما كنت فى العاشرة أبى أمسك بأمى تقيم علاقة غرامية و هددها بالأنتحار |
Ama Taki'nin bunu yapma sebebi Kira'nın onun tehdit ediyor olması olmalı. | Open Subtitles | لكن (تاكي) فعلت ذلك فقط لأن (كيرا) هددها بالتأكيد. |
Birisi onu tehdit etti, belki erkek arkadaşıdır. | Open Subtitles | شخص ما هددها , ربما صديق لها |
onu tehdit ettin. | Open Subtitles | أنت هددها. |
onu tehdit eden biri oldu mu? | Open Subtitles | هل هددها أحد؟ |
onu tehdit ettin. | Open Subtitles | أنت هددها. |
onu tehdit etmiş. | Open Subtitles | لقد هددها |
- onu tehdit etti. | Open Subtitles | -هو هددها |
tehdit etti. | Open Subtitles | لقد هددها, واقول لك, الأمر خطير |
Ama Taki'nin bunu yapma sebebi Kira'nın onun tehdit ediyor olması olmalı. | Open Subtitles | لكن (تاكي) فعلت ذلك فقط لأن (كيرا) هددها بالتأكيد. |
Hayır, sadece para vermemiş. tehdit etmiş. | Open Subtitles | .ليسَ دفعَ لها فقط .هددها أيضًا |
Annemi dövmekle tehdit etmiş. | Open Subtitles | قالت إنه هددها بالضرب |