Bu akşam gerçeği anlatacağıma söz veriyorum ama bu istatistiğe mizahla karşılık vermek için bu konuşmaya bir yalanla başladım. [Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliğinin | TED | الآن، أعدكم أن أقول الحقيقة الليلة، لكن لغرض السخرية من الديموغرافيا، بدأت هذا الحديث بالافتراءات. |
İçimden bir ses yürümeye devam edip bu konuşmaya hiç başlamamış olmam gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | كان لدي شعور مزعج بأنني كان يجب أن أستمر بالمشي ولا أبدأ هذا الحديث |
Bu bu konuşma hakkında anlatabileceğiniz bir hikaye. | TED | ستكون تلك قصة يمكنك أن تحكيها عن هذا الحديث. |
Fakat bu konuşma salgına dair gerçekleri anlamak üzerine. | TED | و لكن هذا الحديث سيكون عن فهم حقائق عن الوباء |
Böylece kıç hakkındaki bu konuşmayı başlattım ve şu ana fikir ile bitiriyorum: yürü ve konuş. | TED | وهكذا بدأت هذا الحديث عن المؤخره، لذا سوف انتهي بخلاصه الموضوع، والتي هي، المشي والحديث. |
Ailem hakkındaki bu konuşmalar canımı sigara istetti. | Open Subtitles | كل هذا الحديث عن عائلتى جعلنى اتوق لسيجار |
Özele girmek istemeyip bana çıkıştıktan sonra bu kadar aileden bahsetmek ilginç. | Open Subtitles | كل هذا الحديث عن عائلتي عند ذلك مؤخرا وبخ لي عن الحدود. |
Madem birbirimizi bu kadar iyi tanıyoruz, Bu muhabbet ne diye o hâlde? | Open Subtitles | إذا كنّا نعرف بعضنا البعض, لِمَ كُلّ هذا الحديث إذن؟ |
bu konuşmaya alışığım, aslında bu konuşmayı yazdım. | Open Subtitles | أنا أستخدم هذا الحديث لأني كتبت هذا الحديث |
Ve sağlam kanıtlar bulduğunda bu konuşmaya devam etmekten memnun olurum. | Open Subtitles | حين يكون لديك دليل، سأكون سعيداً بمتابعة هذا الحديث. |
Gerçekten, bu konuşmaya artık dayanamıyorum. | Open Subtitles | بالواقع، لايمكنني تحمل المزيد من هذا الحديث |
Neden bu konuşmaya kahve eşliğinde devam etmiyoruz? | Open Subtitles | لِمَ لا نستأنف هذا الحديث أثناء تناول القهوة؟ |
Tüm bu konuşma benim anafikire gelmem için sadece bir bahane oldu "bir şeyi bir şeyin yerine kullanmak" diyebileceğim yere. | TED | هذا الحديث كله الذي تحدثته يعتبر عذر لكي يصل بي إلي الهدف عندما أستطيع أن أقول تعبير مجازي لكم كلكم . |
Kabul etmeliyimki, bu konuşma şu ana kadar fazlasıyla kasvetli gelebilir, ama demek istediğim bu değil. | TED | الآن عليّ الاعتراف أن هذا الحديث حتى الآن قد يبدو كئيب لدرجة كبيرة، لكن هذا ليس هدفي. |
Yani ümit ediyorum ki bu konuşma size okyanusun dört boyutlu bir görünümünü verecek. | TED | لذا أنا آمل أن يمدكم هذا الحديث نظرة شاملة عن المحيط. |
bu konuşma bu kaldıraçlar ve onların yoksulluğu nasıl kazanılabilir bir savaş yaptığıyla ilgili. | TED | هذا الحديث عن تلك العتلات وكيفية جعلها الفقر نضال قابل للنصرفي حياتنا |
Bahse girerim. bu konuşmayı kendimi sınıra koymadan ve biraz tahmin yürütmeden bitirmek adil olmaz. | TED | لن يكون منصفاً أن أُنهي هذا الحديث من دون أن أخاطر وأن أتنبأ ببعض التنبؤات. |
bu konuşmayı yapmak birkaç gün önce aklıma geldi ve bir bayandan bir e-posta aldım, gelen e-postayı okumak isterim. | TED | خطر لي هذا الحديث قبل عدة أيام ، بعدما وصلني بريد إلكتروني من سيدة أرغب في قراءة رسالتها لكم |
Son olarak, bu konuşmayı ve deneyleri bitirirken, konuşma sonunda hissetmenizi umduğum şey mutluluk ve duygular. | TED | وأخيراً، لنختم حديثنا وتجاربنا، أتمنى أن تشعروا بالسعادة والعاطفة بنهاية هذا الحديث. |
Bir Hintli ve şimdi bir politikacı ve bir devlet bakanı olarak, kendi ülkemiz hakkında duyduklarımız için endişe duymaya başladım. Tüm bu konuşmalar, Hindistan dünya lideri olması hakkındaydı hatta bir sonraki süper güç. | TED | كهندي والآن كسياسي، ووزير في الحكومة أصبحت قلقا نوعا ما إزاء الجدل الذي نسمعه عن بلادنا، كل هذا الحديث عن أن الهند أصبحت قائدة للعالم ، قريبة حتى من أن تكون القوة العظمى القادمة. |
Yemek istiyor. bu kadar konuşmadan sonra çok acıktığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول انه يريد أن يأكل أحس بالجوع بعد كل هذا الحديث |
Bu muhabbet beni pek sarmadı. | Open Subtitles | هذا الحديث كئيب بعض الشيء بالنسبة لي |
bu konuşmadan hoşnutsuz oldunuz, Fakat temelde bu gibi şeylere gidip okumalısınız. | TED | قد لا يكون هذا الحديث مرضياً تماماً بالنّسبة إليكم، ولكن عليكم الذّهاب والقراءة عن هذا الموضوع، |