Bir insanın ruhunu kalbi taşır. Bu adam onu söküp toprağa atar. | Open Subtitles | أي قلب رجل يحمل روحه هذا رجل يحفره خارج ويرميه في الوسخ |
Bu adam sıradan biri. | Open Subtitles | أبي ، لا بد أن هناك خطأ هذا رجل من الرعاع |
Hayır. Bu adam büyük lokma ama diğer ikisi sokak serserileri. | Open Subtitles | لا هذا رجل بسوابق اما هؤلاء فهم من حثالة الشوارع |
Başkasının dölü için sorumluluk almaya istekli olan yetişkin bir adam. | Open Subtitles | هذا رجل راشد مستعد للوقوف وتحمل المسئولية تجاهَ نسل شخص أخر |
Stites denen adam onu arayıp Genel Müdür yardımcısı Kersh olduğunu söyleyerek asılsız suçlamalarda bulunduğunu söylemiş. | Open Subtitles | هذا رجل ستيتس فقط دعته قول ذلك أنت تقلّد نائب المدير كيرش ويجعل إتّهامات عارية عن الصحة. |
Peki, bayım, eğer Bu adam, Mootz, aslında bir şekilde yağmur üretiyorsa bunun neresi suç? | Open Subtitles | حسنا، سيد، إذا هذا رجل موز يمكن أن، في الحقيقة، ينتج مطر بطريقة ما ثمّ ما الجريمة؟ |
Bu adam olsa olsa yalnızlıktan ölür. | Open Subtitles | يبدو الشيء الوحيد هذا رجل لكي يكون في خطر وحدة طرفية. |
Bu adam, Knowle Rohrer arabasını garaj duvarına sürdü. | Open Subtitles | هذا رجل نولي روهرير القطيع سيارته إلى حائط المرآب. |
Bu adam emekliğinin resim yapmaya ayırmış, sahtekarlığa değil. | Open Subtitles | هذا رجل الإنفاق تقاعده لوحة ، ليست مزيفة. |
Forlan'ın Bu adam hakkında söyleyecek epey şeyi varmış. | Open Subtitles | فورلان كان لديه الكثير ليقوله عن هذا رجل |
Belki de Bu adam suçluluk duygusu içinde acı çekerek kızını düzeltmeye çalışan normal biridir. | Open Subtitles | ربما هذا رجل عادي مدفوع بالذنب الى جحيم حيث يحاول ان يصلح ابنته المشوهة |
Bu adam benimle aynı saçlara sahip ve bunu nasıl yaptı bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا رجل شعره يشبه شعري ولا فكرة لديّ كيف فعل ذلك |
Bu adam delüzyonal fantezi dünyasında çok fazla vakit geçiriyor. | Open Subtitles | فهو غالبا يهمل واجباته لكي يركز على هوسه هذا رجل يمضي معظم وقته |
Çamaşırının içinden çıkarttığın parayı aldığımda o an kendi kendime dedim ki Bu adam güvenebileceğim bir adam. | Open Subtitles | وبعد ان سحبت رزمة النقود من ملابسك الداخليه قلت بداخلي هذا رجل يمكنني ان اثق به |
Bu adam sevdiği kadını kaybetti ve suçlayacak birini aradı. | Open Subtitles | هذا رجل فقد المرأة التي أحب و احتاج شخصاً لإلقاء اللوم عليه |
Bu Ed Cook diye bir adam. İngiltere'den geliyor ve oradaki en iyi eğitilmiş hafızalardan birine sahip. | TED | هذا رجل يدعى إيد كووك والقادم من إنجلترا والذي يمتلك أفضل الذاكرات المدربة |
İlk olarak: Bu John Newton isminde bir adam, İngiliz din bilimci, 1800'lerin başında İngiliz İmparatorluğu'ndan köleliği kaldırmada büyük rol oynadı. | TED | الأولى: هذا رجل يدعى جون نيوتن، عالم لاهوت بريطاني لعب دوراً محورياً في إلغاء نظام العبودية في الإمبراطورية البريطانية في أوائل الثمانينيات. |
Düşünün bir: İri, terli, dövmeli bir adam, üzerinde kovboy şapka ve pantolonu dövüş ringinde, ve arena tezahürat yapan fanlarla dolu. | TED | تخيل هذا: رجل ضخم متعرق وموشوم بقبعة وسراويل رعاة البقر، واقف في الحلبة بينما تشجعه الساحة المليئة بالمعجبين. |
Carris denen adam trenleri tekrar sefere soktu. | Open Subtitles | وضع هذا رجل كاراس قطارا عد إلى المسارات. |
Evet, ama Bu bir adamdı. Daha doğrusu, yaşayan biri. | Open Subtitles | نعم ، ولكن هذا رجل أعني ، شخصٌ حي وحقيقي |
Bu herif, yok edilmesi gereken aşağılık insan tacirinin teki. | Open Subtitles | هذا رجل حياته قذرة يــتاجر بحثالة البشر لابد من التخلص منه |
Bu adamda bir Super Bowl yüzüğü var. | Open Subtitles | هذا رجل لديه خاتم بطولة السوبر بول. |