Eğer Bu doğru ise, o halde neden hala hayatta? | Open Subtitles | إن كانت هذه الحقيقة اذن لما هو على قيد الحياه |
Madem Bu doğru değil öyleyse neden gelişimize engel olmaya çalıştınız? | Open Subtitles | ولكن إن لم تكن هذه الحقيقة لماذا حاولت منع حضورنا؟ |
Bu doğru. yani bütün hikayeyi biliyorsunuz. | Open Subtitles | أجل هذه الحقيقة. وأنتم تعرفون القصة بأكملها الآن |
Her biriniz bu akşam buraya gelerek bu gerçeği çoktan kanıtlamış oldunuz bile ve birer milyoner olmak üzeresiniz. | Open Subtitles | كل شخص منكم يملك مسبقاً برهن على هذه الحقيقة. فقط بوجودكم هنا الليلة وانتم على وشك أن تكونوا مليونيرين |
- Üzgünüm ama Doğrusu bu. - Ben gidiyorum. | Open Subtitles | آسفة , ولكن هذه الحقيقة - ولا زال يرفض - |
Ve daha önce bu kadar çok insan... ...bu gerçekten habersiz olmamıştı. | TED | ولم يحدث من قبل أن كان عدد كثير من الناس غافلين عن هذه الحقيقة. |
Ancak, bu gerçek her zaman apaçık değildi çünkü kalp korunmasız kalırsa veya dışarıya çıkarılırsa vücut hızla ölür. | TED | إلا أن هذه الحقيقة لم تكن دومًا بهذ الوضوح، لأنه لو تم انتزاع قلبٍ ما أو كشفه فإن الجسم سيهلك فورًا. |
Her şeyi denedim. Bu doğru. Şeytanın kapısını açmayı denedim. | Open Subtitles | لقد جرّبت كل شيء , هذه الحقيقة لقد حاولتُ فتح بوّابة الشرير |
Biliyorsun, Bu doğru Sadece seninle olmak istiyorum | Open Subtitles | أنت تعلم أن هذه الحقيقة أريد فقط أن أكون معك |
İnanmazsan inanma, ama Bu doğru. | Open Subtitles | لا بأس إن كنتِ لا تصدقّيني، لكن هذه الحقيقة. |
Ancak Bu doğru olsa da olmasa da, mevcut durum acilen çözüm getirilmesi gereken bir tehlike arz ediyor. | Open Subtitles | لكن سواء كانت هذه الحقيقة أم لا هذا تهديد وشيك علينا التعامل معه فوراً |
Bu doğru yani? Çocuğunu verdin? | Open Subtitles | هذه ، هذه الحقيقة اذا انت تخليت عن ابنك؟ |
Bu doğru. 400 yıl geçti ve hiç sevmedim. | Open Subtitles | هذه الحقيقة أربعمائة سنة, وأنا لا أعرف |
Bu doğru. Gerçek, gerçek bu. Tüm bildiklerimiz bu kadar. | Open Subtitles | ذلك صحيح، هذه الحقيقة وهذا كلّ مانعلمه |
Kahretsin ki Bu doğru, değil mi? | Open Subtitles | أليست هذه الحقيقة اللّعينة صح ؟ |
bu gerçeği ifadenizde söyleyin, onlardan ne duyduğunuzu anlatın, ...ve sınır dışı edilmeyin. | Open Subtitles | أنت شاهداًً على هذه الحقيقة وعلى ما سمعتهم يقولونه وبذلك لن يتم ترحيلك. |
Doğrusu bu, ister inan ister inanma. | Open Subtitles | هذه الحقيقة ، حتى إن لم تصدقيني. |
Ve dışarda bu gerçekten bihaber yaşayan çoğunluk bankalar şirketler ve hükümetlerle gizli anlaşma ve tezgahlar içindedir. | Open Subtitles | و نظرا لأن الغالبية غافلون عن هذه الحقيقة, البنوك بالتواطؤ مع الحكومات والشركات, |
Fakat bu gerçek nasıl anlamlı olur eğer sen niçin bunun sana gösterildiğini bilmezsen? | TED | لكن لأي مدى تعتبر هذه الحقيقة ذات معنى إذا كنت لا تعرف لماذا تم كشفها لك؟ |
ama bu gerçeklik bizim kanun yapma sürecimizden çıkarıldı. | TED | لكن هذه الحقيقة قد انمحت تماماً من عملية صنع السياسات لدينا. |
İnsanların bizi bırakıp gideceklerini biliyoruz ama... asla bununla yüzleşmiyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أن الناس سوف يرحلون عن عالمنا لكننا لا نستطيع أبداً مواجهة هذه الحقيقة |
Hepsinin birim alan başına az bir gücü var ve bu gerçekle yaşamak zorundayız. | TED | كلهم لديهم مقدار صغير من الطاقة مقابل وحدة المساحة ويجب علينا أن نتقبل هذه الحقيقة |
Elbette bu gerçekleri değiştirmiyor. | Open Subtitles | آنذاك محال أن تتغير هذه الحقيقة |
Kimse onun tuvaleti kullandığını görmedi. gerçek bu. Kadın sıçmıyor. | Open Subtitles | لم يرها أحد تذهب للحمامات, هذه الحقيقة انها لا تتبرز |
Sadece şu gerçeği düşünün. 100 yıl önce 10 kelimeyi göndermek 50 dolar tutuyordu. | TED | فقط انظر الى هذه الحقيقة الوحيدة قبل 100 سنة ، إرسال هذه ال 10 كلمات يكلف 50 دولارا. |