Daha fazla teste vaktim yok. Hastahaneye geri dönersem bu şansı kaçırırım. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للمزيد من التجارب إذا عُدت للمستشفى، فسأخسر هذه الفرصة |
Tabii ki bu şansı kaçıramazdık, çünkü ülke tarihinde hiçbir başbakan daha önce bunu yapmamıştı. | TED | وبالطبع، قمنا باستغلال هذه الفرصة لأنه لم يحدث في تاريخ البلاد أن فعل رئيس وزراء هذا الأمر |
Aslında, bu şansın, hiç bir şansı hak etmeyeceğini düşünebileceğimiz bir adama, ikinci bir şans vermek için O'na yapılan bir çağrı olduğuna inanmaya başlayacaktı. | TED | قد يؤمن، في الحقيقة، أن هذه الفرصة جاءته لتمنح فرصة أخرى لشخص ربما نعتقد إنه لا يستحق أي فرصة على الإطلاق. |
Sen biz arkadaşız eskiden çünkü ben sadece bu şans veriyorum, biliyorum. | Open Subtitles | تعلم ، أنا أعطيك هذه الفرصة فقط لأننا إعتدنا أن نكون أصدقاء |
Şu anda Chicago'dan gelen beyefendi siz sayın yargıcın önceden konu dışı bulduğu bilimsel kanıtları okuyup, kayıtlara geçirmek için bunu bir fırsat olarak kullanıyor. | Open Subtitles | الآن ، إن السيد من شيكاغو يستغل هذه الفرصة للقراءة فى شهادة علمية |
Sana Bu riske girmek zorunda olmadığın bir yol göstereceğim. | Open Subtitles | ساريك طريقة تجعلك لا تظطر لاستغلال هذه الفرصة |
Artık Tanrı'ya olan borcunuzu ödeme zamanı. bu fırsatı kaçırmamalısınız. | Open Subtitles | فرصتك الآن لتردّ دينك لله، يجب أن تغتنم هذه الفرصة. |
Belki de, bu şansı bir daha asla bulamayacağız. | Open Subtitles | فبالطريقة الى يسير بها العالم قد لا تتاح لنا هذه الفرصة مجددا |
bu şansı elinden kaçırmak istemezsin. | Open Subtitles | هذه الفرصة الوحيدة التي أنت لا تريد ان تقول بزلّة لسان خلال أصابعك |
Bana bu şansı tanıdıkları için hastane yönetimine müteşekkirim. | Open Subtitles | أنا ممتنة لمجلس الإدارة على إعطائهم لي هذه الفرصة |
Hayatım boyunca bunu bekledim ve bu şansı kaçırmayacağım. | Open Subtitles | انتظرت طوال حياتي هذه الفرصة ولن أضيعها الآن |
VE çoğu bu şansı kullanmazlar, ya korktukları için... yada bu fırsatı göremedikleri için. | Open Subtitles | معظم الناس لا ينتهزون هذه الفرصة لأنهم يكونوا خائفون أو لم يدركوها عندما حانت لهم |
Dünya seyrediyor! bu şansı bir daha asla yakalayamayız! | Open Subtitles | العالم كله يشاهدنا, لن نحصل على هذه الفرصة ثانيةً |
Kocam böyle bir şans yakaladığı içim çok mutlu. | Open Subtitles | ان زوجى سعيد جداً ان تتوفر له هذه الفرصة |
bu şans için anlatabildiğimden daha fazla minnettarım. | Open Subtitles | أنا أقدر هذه الفرصة أكثر مما يمكن أن أقوله. |
Geçmişteki hayal kırıklıklarımızı silmek için bu iyi bir fırsat. | Open Subtitles | أو أن أنتهز هذه الفرصة وأنهى أى خلافات سابقة. |
Şey, öncelikle Bu riske giremem. | Open Subtitles | حسنا , انا , لمرة , لا يمكنني ان احصل على هذه الفرصة |
bu fırsatı değerlendirmek istediğim için hepinizden özür dilerim beyler. | Open Subtitles | أود أن أستغل هذه الفرصة للـ الإعتذار لكم يا رفاق |
bu vesileyle, size göndermiş olduğunuz çiçekler için de teşekkür ederiz. | Open Subtitles | أبنتي وأنا ننتهز هذه الفرصة لنشكرك على الزهور |
Ben sadece bu fırsattan yararlanıp her şeyi yeniden düşünmek isteyebileceğini belirttim. | Open Subtitles | أنا أقول فقط أنك ربما تريدين أستغلال هذه الفرصة لكي تعيدي التفكير في الاشياء هذا هو الأمر |
Elimizdeki bu fırsata bakarsak şimdi saldırmak zorundayız Lordum. | Open Subtitles | إنه من الضروري أن نهجم الآن يا مولاي، لننتهز هذه الفرصة. |
Bir muhabir olarak ciddiye alınmak istiyorum ve işte bu yüzden Bu riski aldım. | Open Subtitles | أريد أن يُنظر إلي بجديّة كصحفيّة لهذا أغتنمت هذه الفرصة |
Fakat çok geçmeden anladım ki bu fırsat evrensel değildi. | TED | لكن سرعان ما أدركت أن هذه الفرصة لم تكن عالمية. |
Sizlere O şansı tanımak istiyorum. | TED | أنا أحاول أن أعطيكم، هذه الفرصة. |
Şansımız azalıyor elimizdeki tek fırsat bu. | Open Subtitles | إن نافذتنا تغلق ليس لدينا سوى هذه الفرصة |
Seni bu fırsatın üzerine atlayan ekibin bir parçası olmaya davet ediyorum. | Open Subtitles | أنا أدعوك يا ريك كي تكون جزء من الفريق الذي يحقق هذه الفرصة |
Böyle bir fırsatı tepmek isteyeceğini pek sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا اعتقد انك لن تترك مثل هذه الفرصة تفلت من يديك |