Şirketlerimiz var, kar amacı gütmeyen kurumlar var ve yardım kuruluşları var ve bütün bu grupların çalışanları ya da bir çeşit gönüllüleri var. | TED | لدينا شركات ومؤسسات غير ربحية وجمعيات خيرية كل هذه المجموعات التي لديها موظفين أو متطوعين من نوع ما. |
Çatışmazken bu grupların ne yaptığını kayda geçiyorum. | TED | أقوم بتوثيق ما تقوم به هذه المجموعات عندما لا تقوم بإطلاق النار. |
fakat bu yeterli değil bu grupların gücünü, stratejisini veya uzun süreli vizyonunu anlamak için. | TED | ولكن هذا المفهوم غير كاف لفهم قوة هذه المجموعات واستراتيجيتها أو رؤيتها طويلة المدى. |
bu gruplar zeki, yaptıklarını makineden gizlemeyi başarıyorlar. | Open Subtitles | هذه المجموعات ماهرة في إخفاء تحركاتها عن الآلة |
bu gruplar arasındaki işbirliği yeni başlamış. | Open Subtitles | التعاون بين هذه المجموعات هو امر جديد |
Simetri gereği bu kümeleri tekrar yeniden düzenlenen renklerle kopyalarsınız. | TED | بالاعتماد على التماثل، يمكنك تكرار هذه المجموعات مرة أخرى مع إعادة ترتيب الألوان. |
bu grupları işler yapan şeyi bilmek zorundayız. | TED | فنحن بحاجة لمعرفة ما الذي يجعل هذه المجموعات متماسكة. |
Bu veriler kalp krizlerinin ve köpek balığı saldırılarının bu gruplardaki mutlak riskini ifade ediyor. | TED | هذه الأرقام تعبر عن المخاطر المؤكّدة للأزمات القلبية وهجمات سمك القرش في هذه المجموعات. |
Bence, önceden söylediğim gibi, özellikle bugün Avrupa'daki terörizm karşılaştığımız küresel durumla ilgili olarak burada yetişmiş bir hareketlilik. yapmamız gereken şey tam olarak bu grupların yanlış olduğunu kanıtlamak bunu da dünyanın bu bölgesinden gelenleri karşılayarak ve etkili şekilde | TED | أعتقد، كما قلت، اليوم، الإرهاب أساسا في أوروبا هو حركة داخلية متعلّق بالوضع العالمي الذي نواجهه، وما الذي نحتاجه بالضبط هو إثبات أن هذه المجموعات خاطئة، من خلال الترحيب بالآتين من هذا الجزء من العالم ودمجهم بطريقة فاعلة. |
Bütün bu grupların bir olayı var. | Open Subtitles | لكل هذه المجموعات ما يميّزها |
Talibanın ilk yükselişi; Afganistanın parçalama savaşında, veya hatta İŞİD'in yükselişi bu grupların güvenliği sağlamak için yaptıklarına bakarak anlaşılabilir. | TED | قيام طالبان كان في أفغانستان التي مزقتها الحرب، أو حتى بداية الصعود لتنظيم الدولة الإسلامية (داعش)، يمكن أيضاً أن تُفهم عن طريق النظر لمجهودات هذه المجموعات لتوفير الآمن. |
bu gruplar karışık. | TED | هذه المجموعات تعتبر هجينة. |
Bunların arasında bazı hayret verici Flint kadınları da vardı-- kendi çocukları ile ilgilenen anneler-- birçok köklü koalisyon oluşturmak için bir araya geliyorlardı, ve bu gruplar protesto etmeye ve değişiklik istemeye başlamışlardı. | TED | ومن ضمنهم كانت نساء فلينت الرائعات -- أمهات قلقات على أطفالهن -- اللاتي اجتمعن معًا وشكلن العديد من التحالفات، وبدأت هذه المجموعات بالتظاهر والمطالبة بالتغيير. |
Ama 6 ay içinde bu gruplar Geronimo'nun etrafında birleşirse gerçekten çok tehlikeli bir hal alacak. | Open Subtitles | لكن إن حدث خلال ست أشهُر وإلتفّت هذه المجموعات (حول (جيرانيمو .سيكونون مصدر خطر |
Ve işte bu gruplar yeşil enerjinin meydan okumasını sahiplendiler-- Ve gerçekten son üç yıldır yeşil enerji alanına akıtılan bu kadar beyin gücünü, bu kadar parayı ve bu kadar ciddi düşünceyi görmek benim için hayret vericiydi. | TED | وتماما مثلما قامت هذه المجموعات باحتضان تحدي الطاقة الخضراء -- وكان ذلك مذهلا حقا بالنسبة لي ان ارى كم من الطاقة العقلية وكم من المال وكم من الافكار الجادة تمت في الثلاث سنين الاخيرة, صبت جميعها في مجال الطاقة الخضراء |
Bu yüzden bu şeyleri alacağız, bu yapay kümeleri ve kendi YZ'mizden daha yapay bilişsel çeşitlilik ekleyeceğiz. | TED | وسنقوم بأخذ هذه الأشياء، هذه المجموعات الصناعية، وسنضيف المزيد من أنواع الإدراك الاصطناعي للذكاء الاصطناعي لدينا. |
bu grupları Eugene MacIntosh ya da şarbona bağlayan hiç bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | لم أتمكن العثور على أي شيء أن يربط بين هذه المجموعات وبين يوجين ماكينتوش والجمرة الخبيثة |
bu gruplardaki ortak bileşenlerin ne olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | ولكنهم يجهلون العناصر المشتركة بين هذه المجموعات |