bu görevler genç savaşçılarımız için geçiş ayini niteliğindedir. | Open Subtitles | مثل هذه المهمات هي طقوس المرور لمحاربينا الشباب |
Güzel, bu görevler şu an en önemli görevleriniz, millet. | Open Subtitles | جيد هذه المهمات لها الأولوية القصوى يا جماعه |
Geçen son 11 yıl içinde, sanayi ve iş dünyasından, şirketlerden kadın ve erkek, dünyanın her tarafından öğrenci, 1.000 kişiyi alarak Antarktika’ya götürdük. bu görevler esnasında, Antarktika’ya bırakılmış 1.500 tondan daha fazla hurda metali alıp götürdük. | TED | خلال الـ 11 سنة الماضية، أخذنا أكثر من 1000 شخص، أشخاصاً من الصناعة والتجارة، رجال ونساء من الشركات، وطلاباً من كل أنحاء العالم إلى القطب الجنوبي، وخلال هذه المهمات استطعنا أن نستخرج أكثر من 1500 طن من المعادن الملتوية متروكة في القطب الجنوبي. |
Bu görevlerin üstesinden gelebileceğini kanıtlarsan, şimdi çok sıkı çalışırsan.. | Open Subtitles | إن أثبتّ أنك تستطيع تولي هذه المهمات |
Bu görevlerin tehlikeli bir hâl alabileceği bana söylenmişti. | Open Subtitles | أخبرونى بأن هذه المهمات ستكون خطيرة |
Neden bütün bu görevleri yapıyoruz ve neden onları keşfediyoruz. | TED | لماذا نقوم بكل هذه المهمات و كل هذا الاستكشاف؟ |
14 yaşından beri JPL'de bu görevler üzerine çalışmak istedim ve bunun parçası olduğum için şükran duyuyorum. | TED | أردت العمل في (جاي بي ال) على هذه المهمات منذ أن كنت في الرابعة عشر من عمري وأنا أتشرّف بكوني جزءاً منه. |
Çünkü, görüyorsunuz, organize edilen bu gibi işler, tüm bu zor ve zahmetli lojistik görevler bu görevleri yerine getirmekle kalmadı ayrıca öyle bir organizasyon yarattılar ki birlikte kollektif düşünebildiler ve beraber zor kararlar alabildiler, fikir birliği ve yenilikler ortaya koydular ve belki de daha önemlisi farklılıklara rağmen beraber devam ettiler. | TED | لأنه كما ترون، نوع الجهد الذي بُذل فى تنظيم كل هذه المهمات التنظيمية الشاقة المتعبة لم ينجز فقط تلك المهمات، بل أيضًا خلق نوع المنظمة التي باستطاعتها التفكير بشكل جماعى وأخذ القرارات الصعبة معًا، والاتفاق على رأى واحد، وقادرة على الإبداع وأهم من ذلك، قادرة على التماسك خلال الاختلافات. |