bu bitkiler anakaradan çok uzaklarda ve belirli ekosistemler içinde evrildiler. | TED | وقد تطورت هذه النباتات بعيدا تماما عن البر الرئيسي، وضمن أنظمة بيئية مستقلة. |
bu bitkiler ölmeden nasıl kuruyor? | TED | كيف تقوم هذه النباتات بذلك دون أن تموت؟ |
Fazla emin değilim ama sanırım bu bitkilerin bazılarının soyu tükendi. | Open Subtitles | لست متأكدة، لكني أظن أنّ بعض من هذه النباتات قد إنقرضت. |
bu bitkilerin oldukça ölü göründüğünü düşünüyor olabilirsiniz, fakat değiller. | TED | و قد يخطر لك أن هذه النباتات تبدو ميتة، ولكنها ليست كذلك. |
Ya bu bitkileri kendi ilaçları olarak kullanabiliyorlarsa? | TED | ماذا لو أنهم يستعملون هذه النباتات كدواءهم الخاص؟ |
Yani o bitkileri görmüş olmalıydı. | Open Subtitles | أنهُ لابد أن رأى هذه النباتات |
Pekâlâ, Tandy sadece o saksı bitkisini attığı için ne kadar üzgün olduğunu söylemek istiyormuş. | Open Subtitles | حسنٌ، (تاندي) يريد أن يعتذر عن إلقاء هذه النباتات |
Bu yapraklar gölgede kalacağı için hiç meyve vermeyecek. | Open Subtitles | هذه النباتات ستكون في الظل لذلك لن نحصل على أيّ فاكهة جيّدة منها |
bu bitkiler tüm dünyada 28 bin türün üzerinde bir çeşitlilik gösterir. | TED | هذه النباتات لديها تنوع كبير، أكثر من 28000 نوع مختلف في أنحاء العالم. |
Deneyimlerimiz, bu bitkiler sayesinde insan üretkenliğinin % 20'nin üzerinde şaşırtıcı bir artış olduğunu göstermektedir. | TED | خبرتنا تشير إلى زيادة مدهشة في الإنتاج البشري بأكثر من 20 في المائة بإستخدام هذه النباتات |
Güneş panellerini aldım ve bu tohumları büyütmek için kullandım ve bu bitkiler oluştu. | Open Subtitles | لقد أخذت الألواح الشمسية، وزرعت هذه البذور التي تجعل هذه النباتات تنمو |
Bildiğiniz gibi, bu bitkiler insanları öldürebilir ve öldürecek. | Open Subtitles | كما تعلمون هذه النباتات يمكن أن تقتل البشر |
bu bitkiler güneş ışıklarının gerçek olmadığını bilmiyor. | Open Subtitles | هذه النباتات ليس لديها فكرة أن ضوء الشمس ليس حقيقي |
Hadi ama, bütün bu bitkiler kendi kendilerine ödeme yapamazlar. | Open Subtitles | هيا ، كل هذه النباتات لن تدفع تكلفتها بنفسها |
Bunlardan birisi, bu bitkilerin her biri kuraklık toleranslı yapmak istediğim bir tahıl için bir model teşkil ediyor. | TED | أحدها إن كل واحدة من هذه النباتات تخدم كنموذج لمحصول أريد منه أن يصبح مقاوما للجفاف. |
Dünya çapında bu bitkilerin yaşadığı söylenen yerleri işaretleyen binlerce insan var. | TED | لديهم آلالاف البشر في كل أنحاء العالم يذهبون لأماكن حيث توجد هذه النباتات. |
Karıncaların sillesini adamakıllı yemiş olan bu bitkilerin tümü birkaç gün içinde ölür gider. | Open Subtitles | وخلال بضعة أيّام من القرْض المتواصل، تموت كل هذه النباتات. |
Çeşmelerim harikadır ama bu bitkileri hiç sevmiyorum. | Open Subtitles | نافوراتى ليس فى الواقع من فيرساى لكنها ما زالت باردة , أكره هذه النباتات |
bu bitkileri geçmeliyiz. Anneye yardımcı ol, tamam mı? | Open Subtitles | يجب المرور خلال هذه النباتات ساعد أمك للمرور خلال هذه النباتات |
Pekâlâ, Tandy sadece o saksı bitkisini attığı için ne kadar üzgün olduğunu söylemek istiyormuş. | Open Subtitles | حسنٌ، (تاندي) يريد أن يعتذر عن إلقاء هذه النباتات |
Bu yapraklar çok yakın bir zamanda çiğnenmiş | Open Subtitles | هذه النباتات تم سحقها حديثا |