"هذه فرصتنا" - Traduction Arabe en Turc

• şansımız bu
• Bu bizim şansımız
• fırsatımız bu
• fırsat bu
• İşte şansımız

Son aylarda başımıza gelenleri geçmişe gömmek için tek şansımız bu sanıyordum.
لانا أعتقد أن هذه فرصتنا لكي ننسى كل ماحدث في الشهرين الماضيين

Köpeklerin kokusundan kurtulmamız için tek şansımız bu.
هذه فرصتنا الوحيدة لمنع الكلاب من تعقب رائحتنا

Bu bizim şansımız olabilir, iki ye bir.
ربّما تكون هذه فرصتنا إثنان ضد واحد

Buz buzdur, Dean. Bu bizim şansımız.
الجليد نفسه في كل مكان دين هذه فرصتنا

Tek fırsatımız bu. Onları haklayacağım. Sonra da, gelir kurtarırım seni.
هذه فرصتنا , سأتغلب عليهم وبعدها سأعود من أجلك

Yayılacak söylentileri durdurmak için bir fırsat bu.
هذه فرصتنا للسيطرة على زمام الامور

Bu şakayı hep istedik. İşte şansımız.
تمازحنا دائمًا بشان ذلك , هذه فرصتنا

Birilerinin müdahele etmesi için tek şansımız bu.
هذه فرصتنا الوحيدة التي ربّما يتدخّلون النّاس

Futbol takımını sahaya sürmek bir yana, oyuncu bulma konusunda aşama kaydetmek için tek şansımız bu.
هذه فرصتنا الوحيدة كي نقوم باكتشاف لاعبين أقل مستوى لكنهم سيسدون فراغ الفريق في الملعب

Herkesi kiliseye götürmek zorundayız. Tek şansımız bu.
علينا جلب الجميع إلى الكنيسة، هذه فرصتنا.

Tek şansımız bu. Ben babamı getiririm, sen kamyoneti getir, tamam mı?
هذه فرصتنا الوحيدة أنا أحضر والدي وأنت تحضر الشاحنة

Spock, seni geri çekiyorum! Olumsuz, onları kurtarmak için tek şansımız bu.
هذه فرصتنا الوحيدة لإنقاذ هذا الكوكب إذا ثار البركان سينهار

Olumsuz, onları kurtarmak için tek şansımız bu. Yanardağ patlarsa, gezegen ölür.
هذه فرصتنا الوحيدة لإنقاذ هذا الكوكب إذا ثار البركان سينهار

- Hayır Edie, Bu bizim şansımız.
لا يا (إيدي)، هذه فرصتنا يجب أن ندخل لعشر دقائق فقط

Bu bizim şansımız olabilir.
قد تكون هذه فرصتنا.

Senin neyin var be? Bu bizim şansımız dostum.
هذه فرصتنا لنفعل شيئا كبيرا

Bu bizim şansımız. Ona sarılmanı istiyorum.
هذه فرصتنا, أريدك أن تعانقـه

Geçen yıl 5 kişi vardı draft için, Bu bizim şansımız olabilir.
لقد أخذوا خمسة شباب في مشروعهم العام الماضي. أعني يا (براد)، قد تكون هذه فرصتنا.

Hakkımızda niyetlendikleri büyük ölümü bertaraf etmek için biricik fırsatımız bu.
ليس هناك داعي لإجراء محاكمة. هذه فرصتنا الوحيدة ليحصلوا على ميته عظيمة من أجلنا.

Şehre dönmemiz için fırsat bu fırsat.
هذه فرصتنا للعودة سريعًا إلى المدينة.

İşte şansımız! Hem de büyük bir şans, Goose!
هذه فرصتنا (إنها كبيرة (جوس