Onu buradan çıkarmanın başka bir yolu olmalı. Tavandan falan da olabilir. | Open Subtitles | لابد وأن هناك سبيل آخر لإخراجه من هناك لربما عبر السقف أو ما شابه |
Yaptım çünkü başka bir yolu yoktu. | Open Subtitles | "فعلتها لأنه لم يكن هناك سبيل آخر " "لأقصده" |
Ama başka bir yolu vardır. İş o noktaya gelmeyecek. Cisco, yardımın gerekecek. | Open Subtitles | ولكن هناك سبيل آخر لن تؤول الأمور لهذا |
Hayatını riske atmayacak şekilde yapabileceğimiz başka bir yol daha olmalı. | Open Subtitles | لابد وأن يكون هناك سبيل آخر من الممكن أن نسلكه ولا يعرض حياتكِ للخطر |
- başka bir yol olmalı. | Open Subtitles | -بحقك ! -لابد وأن هناك سبيل آخر |
başka bir yolu yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك سبيل آخر |
başka bir yolu olmalı yâni, değil mi? | Open Subtitles | -حتمًا هناك سبيل آخر للعودة، صحيح؟ |
- başka bir yolu vardır. | Open Subtitles | لابد أن هناك سبيل آخر لا يوجد |
Karşıya geçmenin başka bir yolu olmalı. | Open Subtitles | حتمًا هناك سبيل آخر للعبور. |
Belki başka bir yolu daha vardır. | Open Subtitles | ربما هناك سبيل آخر. |
Belki başka bir yolu vardır. | Open Subtitles | -ربّما هناك سبيل آخر . |
başka bir yolu daha olmalı. | Open Subtitles | -حتمًا هناك سبيل آخر . |
Ama başka bir yol daha var. | Open Subtitles | لكن هناك سبيل آخر |
Barbie hep başka bir yol olduğuna inanmıştı. | Open Subtitles | لطالما كان (باربي) مؤمن أن هناك سبيل آخر{\pos(190,220)} |
başka bir yol varsa söyle. | Open Subtitles | إذا كان هناك سبيل آخر أخبرني |
Her zaman başka bir yol vardır Flash. Her zaman. | Open Subtitles | هناك سبيل آخر دائمًا أيها (البــرق)، دائمًا |
Claire başka bir yol olabilir. | Open Subtitles | (كلاير)، لربما هناك سبيل آخر. |