Bunu bir yap-boz gibi düşünün ve kayıp bir parça var. | Open Subtitles | لنفكر بالأمر على أنه احجية و هناك قطعة مفقود |
Özellikle bir parça var ki uzun zamandır geri almaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | هناك قطعة فنية واحدة بشكل خاص التي كنا نحاول إستعادتها منذو زمن |
Faydalanmak istediğin ateşli bir parça var ama onun için beklemek zorundasın. | Open Subtitles | هناك قطعة مثيرة تود مضاجعتها لكن عليك الانتظار من أجل ذلك |
Çok değerli bir kanıt parçası var... bu dükkanın bir yerlerinde. | Open Subtitles | هناك قطعة دليل مهمة جدا.. بمكان ما بهذا المحل |
Atılmış bir jambon parçası var ve görünüşe göre iki krallık da onların olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | كانت هناك قطعة لحمٍ، وعلى مايبدو كِلتا المملكتين ظنّا أنّها لهما. |
Ama yapbozun büyük bir parçası eksik gibi geliyor. | Open Subtitles | أشعر فقط أن هناك قطعة كبيرة ما من اللغز ما زالت مفقودة |
Ve bir duvar parçası vardı. Söylenene göre Alman Hava Kuvvetlerinin bütün yıkıcı gücünü özümsemiş. | Open Subtitles | وكانت هناك قطعة من بناءٍ قيل أنها لاستيعاب قوة إرتجاج سلاح الجو الألماني |
Vay canına. ne kadar büyük bir yapboz ama görünen o ki eksik bir parça var. | Open Subtitles | هذا رائع، لكن يبدو أنه هناك قطعة مفقودة |
Bunun içinde kayıp bir parça var. | Open Subtitles | هناك قطعة منه مفقودة من الداخل |
(Kahkahalar) CA: Çalabileceğiniz bir dakikalık başka bir parça var mı? | TED | (ضحك) ك.أ : أفترض، لا أظن أن هناك قطعة أخرى في دقيقة يمكنكم أن تعزفوها؟ |
Eksik bir parça var galiba! | Open Subtitles | أعتقد أن هناك قطعة مفقودة |
Burada nispeten daha büyük bir parça var. | Open Subtitles | هناك قطعة كبيرة. |
Yaşlandıkça tanrının yarattığı şu güzelim dünyada oğlumuza ait oturup kalkan, gülen konuşan bir parça var mı, bilmek istedik. | Open Subtitles | كبار السن حصلنا... .. نحن نريد فقط لمعرفة ما إذا كان هناك قطعة من صبينا لا يزال المشي والتحدث في مكان ما على الأرض جيدة الله. |
Burada kayıp bir parça var. | Open Subtitles | هناك قطعة مفقودة هناك |
Kalbimde bir cam parçası var. | Open Subtitles | هناك قطعة زجاج كبيرة داخل صدري , أتعلم؟ |
Ve hala cevaplanmamış bir delil parçası var. | Open Subtitles | ومازال هناك قطعة من الدليل غير محلولة |
Bak, şurada çok çekici bir doğru parçası var. | Open Subtitles | أوه أنظر, هناك قطعة خطية مثيرة جنسيا |
Her saatin içinde benzer bir cam parçası var. | Open Subtitles | هناك قطعة من الزجاج مماثلة فى كل ساعة |
Bu yapbozun yerleştirmem gereken son bir parçası kaldı. | Open Subtitles | هناك قطعة أخيرة من هذا اللغز اريد تحديد مكانها |
Bitiremedim. bir parçası kayıp. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن نكملها تماما، كان هناك قطعة مفقودة. |
(Gülüşmeler) (Alkış) Fakat bekleyin, bekle, bekle, bir şey daha var, bir şey daha var, bulmacanın son bir parçası daha var. | TED | (ضحك) (تصفيق) ولكن انتظروا، هناك شيء آخر، هناك شيء آخر، هناك قطعة أخيرة من الأُحجية. |
Namlusunda bir plastik parçası vardı, sanki etrafına bir şey sarılmış gibi. | Open Subtitles | هناك قطعة بلاستيك حوله وكأنه كان مربوط بشيء |